Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilaj araştırmaları için suyun altına inmeye hazırlanıyor. 9 Mayıs 2022, Erdek. | Görsel: Belgeselden ekran görüntüsü

8 Temmuz 2022

Belgesel | Marmara’ya Ne Oldu?

Gezegen

Yönetmen Mustafa Ünlü’nün Gezegen için hazırladığı belgeselde Prof. Dr. Mustafa Sarı Marmara Denizi’nde müsilaj kirliliğini ayrıntılarıyla anlatıyor: “Aklı gözünde topluluğuz, müsilaj yüzeyden uzaklaşınca kurtulduk zannediyoruz”

Marmara Denizi’nin müsilajla kaplanmasının ardından sadece bir yıl geçti. Ancak denizin yüzeyinde müsilaj tabakası görülmediği için, Marmara’daki kirlilik bu sene hiç gündeme gelmedi. Oysa suyun yüzeyinde müsilaj görülmemesi, müsilaj sorununun Marmara Denizi’ni hâlâ yoğun bir şekilde etkilemediği anlamına gelmiyor. “Biz müsilajı çok yanlış anladık. Sadece suyun yüzeyini kaplayan köpükler olarak anladık,” diyor Prof. Dr. Mustafa Sarı.

Özgürlük için Friedrich Naumann Vakfı’nın (FNF) desteği ile yönetmen Mustafa Ünlü’nün Gezegen için hazırladığı “Marmara’ya Ne Oldu?” adlı bu belgeselde, müsilaj konusunda en çok birikime sahip uzmanlardan biri olan Bandırma On yedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı’nın anlatımıyla Marmara Denizi’nin derinliklerine iniyoruz.

Geçen yıl Mart ayında Çanakkale’de, ardından Marmara Denizi’nin doğu kısımlarında, İstanbul, İzmit, Yalova ve Bursa’da Nisan ve Mayıs aylarında kıyılar kalın, katı ve çevreye kötü bir koku yayan bir maddeyle çepeçevre kaplandı. Deniz salyası ve müsilaj kelimeleri ile kamuoyu böylece aşina oldu. Oysa müsilaj Türkiye sularında ilk kez görülmüyordu, 1990’lı yıllardan bu yana Marmara Denizi’nde belli aralıklarda gözlemleniyordu.

Peki, bu sene müsilaj tabakaları yüzeyde görülmediği için müsilaj sorunu yok mu oldu? Denizin diplerindeki müsilaj tabakaları Marmara’nın ekosistemini ve biyolojik çeşitliliğini nasıl etkiliyor? Müsilajı besleyen, oluşmasına yol açan faktörler neler? Geçen sene Marmara Eylem Planı çerçevesinde açıklanan önlemler yeterli mi? Burada alınan kararlar uygulanıyor, takibi yapılıyor mu? Etkin bir denetleme mekanizması var mı?

Uzun yıllar boyunca Van Gölü ve çevresinde sürdürdüğü çalışmaların ardından, Mustafa Sarı özellikle son altı yıldır Marmara Denizi üzerine araştırmalar yapıyor. Mustafa Ünlü’ye denizdeki kirliliğin nedenlerini anlatırken, sualtından çektiği görüntüleri de bizlerle paylaşıyor.

Balıkçılığın etkisinden artıma sistemlerine, deniz sıcaklığının ısınmasının müsilajla ilişkisinden sudaki besin artışının sebeplerine kadar Sarı Marmara Denizi’ndeki kirliliğin bütün boyutlarını ele alıyor. Geçtiğimiz yıl meydana gelen müsilaj istilasının ardından kamu kurumlarının aldıkları kararları da değerlendiriyor. İvedi bir şekilde oluşturulan 22 maddelik Marmara Denizi Koruma Eylem Planı’nın önemini “Bu sanıyorum son yıllarda Türkiye’de bu çapta katılımcılıkla yapılmış bu kadar farklı insanın imzasını attığı tek bir ortak metin” sözleriyle vurguluyor.

“Denizi sihirbaz zannedip attık her şeyi, nasıl olsa gider dedik. Denizin sihirbaz olmadığını görmüş olduk”

Peki, bu 22 madde aradan geçen bir yılın ardından uygulandı mı? Hayır. Çünkü Sarı, eylem planının sadece ilk üç maddesinin uygulandığını söylüyor. “Kurullar oluşturuldu. Stratejik plan hazırlandı. Marmara Denizi’ni Özel Çevre Koruma Bölgesi ilân edildi.” Sarı’nın anlatımına göre aslında uygulamaya sokulan bu üç madde de eksik kaldı. Örneğin, stratejik planın takibi yapılmadı ve oluşturulan kurullar sadece bir kez geçen yıl Ekim ayında toplandı. Kurul neden mi bir daha toplanmadı? Çünkü müsilaj bu sene yüzeyde görünmeyince gündemden düştü. “Aklı gözünde topluluğuz işte. Müsilaj yüzeyden uzaklaşınca, gözükmeyince kurtulduk zannediyoruz” diyor Sarı.

Sarı belgesel boyunca müsilajın nedenleri ortadan kaldırılmadan denizin temizlenemeyeceğini altını çize çize tekrarlıyor. Ancak geçen yılki görüntünün oluşması için iklim, rüzgâr ve kirlilik yoğunluğu gibi etkenlerin bir araya gelmesi gerekiyor: “Bir, deniz yüzeyi sıcaklıklarının ortalamadan yüksek olması lazım. İki, deniz şartlarının durağan olması lazım, üç, besin elementlerinin fazla olması gerekiyor. Bu üçü aynı anda olmazsa müsilaj geçen yıl gördüğümüz gibi doğal sınırların dışına çıkan bir felaket haline gelmiyor. Yoksa müsilaj Akdeniz Havzası’ndaki denizlerde hep az ya da çok olan bir olay. Doğal olmayan geçen yıl karşılaştığımız manzaralar.” Özellikle son etkenin başlıca sorumlusu ise denizi kirletilmesine göz yuman ulusal ve kentsel politikalar. Sarı bu konuda tek çarenin atıkları azaltmaktan geçtiğini vurguluyor: “Atık yükünü de azaltmadığımız sürece kurtulmayacağız. Önümüzdeki yıllarda öyle ya da böyle tekrar tekrar karşılaşacağız. Sadece zamanını kestiremiyoruz.”

Sarı’ya göre artık somut adımlar atılması için zaman geldi ve geçiyor. Nitekim küresel ısıtmayla birlikte ilk iki etken müsilaja elverişli koşulların daha sık yaşanmasına sebep olacak. “İklim değişikliğini hesaba katmadık” diyor Sarı ve ekliyor: “25 milyon insanın atığının en iyi ihtimalle biz yüzde 50’sini arıtıyoruz. Geri kalan ise hiç arıtılmadan boca ediliyor. Atık yükü diğer yıllara göre daha mı fazla, hayır. Sıcaklıklar çok yükseldi. Denizi sihirbaz zannedip attık her şeyi, nasıl olsa gider dedik. Denizin sihirbaz olmadığını görmüş olduk.”

Prof. Dr. Mustafa Sarı belgesel boyunca Marmara’daki kirliliğin sebeplerini tüm ayrıntılarıyla izleyicilerle paylaşıyor. | Görsel: Belgeselden ekran görüntüsü