18 Haziran 2023
‘Wood-Wide Web’ hakkında
söylenenlerin ne kadarı gerçek?
Ormandaki yeraltı mantar ağlarının, kamuoyunun bu kadar çok ilgisini çekmesinin etkileyici hikayesi. Peki ne kadarı doğru?
Geçtiğimiz yıllarda yayınlanan ormanlar ve mantarların yeraltı iletişim ağlarını konu alan araştırmaların etkileyici haberleri kamuoyunun yoğun ilgisiyle karşılanıyor.
Ağaç köklerinin yeraltında mantarların ipliksi yapıları sayesinde birbirleriyle bağlanarak oluşturdukları devasa iletişim ağının yani ‘wood-wide web’in bütün bir ormanı kapsayabileceği anlatılıyor. Yayınlananlara göre bu ağ sayesinde ağaçlar karbon, su ve başka besin maddelerini birbirleriyle paylaşabiliyor ve hatta böcek saldırıları gibi tehlikelere karşı birbirlerine kimyasal uyarılar gönderebiliyor. Kitaplara, podcastlara, dizilere, belgesellere ve haberlere konu olan bu durum bazı uzmanları sadece orman yönetimini değil de insan ilişkilerini bencillik ve fedakarlık açısından yeniden düşünmeye teşvik etti.
Fakat anlatılanların ne kadarı gerçek?
Biz, yani bu yazının üç yazarı da tüm kariyerlerimiz boyunca orman mantarlarını araştırdık, ve biz bile medyada mantar ağlarıyla ilgili ortaya atılan bu olağanüstü iddialar karşısında şaşırdık. Kariyerlerimiz boyunca yaptığımız araştırmalarda bir şeyleri atlamış olmayılıyız diye düşünerek kendi çalışmalarımızı da dahil ettiğimiz mantar ağlarının orman köklerindeki madde alışverişi rolünü inceleyen 26 saha araştırmasını iyice gözden geçirdik. Vardığımız sonuç ise bize teyit yanlılığı ile, başıboş iddialar üstüne ve her duyulana itimat edilerek yapılan haberciliğin bilimsel araştırma sonuçlarını nasıl saptırarak tanınmaz hale getirdiğini gösterdi. Bu sonuç bilim insanlarına ve gazetecilere de ders veren bir hikaye olsun.
Öncelikle açıklığa kavuşturmakta fayda var: Mantarlar ağaç köklerinin içinde ve üstünde gelişerek mikoriza ya da kök mantar denen simbiyoz bir ilişki yaratır. Mikorizalar ağaçların normal gelişimleri için zaruridir. Mesela mantarlar topraktan ağaç köklerinin ulaşamadığı besinleri çekerek onları besleyebilir. Karşılığında ağaç köklerinden kendi gelişimi için ihtiyacı olan şekeri alır.
Mantarların ipliksi yapıları orman zeminindeki toprağa yayılırken genelde en azından geçici olarak yan yana duran iki ağacın köklerini birbirine bağlar. Birbirleriyle bağlanmış ağaç köklerinin oluşturduğu sisteme ortak mikrozal ağ (Common Mycorrhizal Network) ya da OMA denir.
Vardığımız sonuç ise bize teyit yanlılığı ile, başıboş iddialar üstüne ve her duyulana itimat edilerek yapılan haberciliğin bilimsel araştırma sonuçlarını nasıl saptırarak tanınmaz hale getirdiğini gösterdi. Bu sonuç bilim insanlarına ve gazetecilere de ders veren bir hikaye olsun
Genelde mantar iletişim ağından konuşulduğunda aslında ortak mikrozal ağdan yani OMA’dan bahsedilmektedir. Fakat gerçek şudur ki, bilim insanlarının ellerinde ağaçların mantarlar vasıtasıyla nasıl ve ne düzeyde iletişim kurabildiği sonucuna kesin olarak varabilecekleri çok az dayanak vardır. Ne yazık ki bu durum arkasını desteklemeye yetmeyecek ya da yok denecek kadar az deneysel bulguların yarattığı şaibeli iddiaların yayılmasına engel olamamıştır.
Fidanların OMA vasıtasıyla erişkin ağaçlara bağlanmaktan yarar gördüğü ortaya atılan ortak iddialardan biri. Fakat bu iddiayı direk araştıran 28 deneyin de sonuçları ağaçların cinsine, zaman ve mekana, fidanların dikildiği toprağın türüne göre çeşitlilik gösterdi. Başka bir deyişle bu konuda bir fikir birliği yok. Kendinden büyük ağaçlarla bir bağ oluşturmayı başarmış fidanların bir kısmı daha iyi yetişirken diğerleri zorlanmış ya da bir kısmı hiçbir farklılık göstermemiş. Doğadaki koşullarda olduğu gibi ağaç ve fidan köklerinin etkileşimine izin veren saha çalışmaları fidan hipotezinden daha çok kuşkulanılmasına sebep oluyor: Kök etkileşimlerinin negatif etkilerini aşacak kadar güçlü OMA etkisi bu araştırmaların sadece yüzde 18’inde görüldü. Fidanların OMA sayesinde daha kolay hayatta kalarak daha iyi geliştiğini söylemek yayınlanmış araştırmalar tarafından desteklenmeyen bir genelleme yapmaktan ibaret.
Sıkça rastlanan diğer iddialar arasında ağaçların tehlikeler karşısında birbirlerini OMA üzerinden uyarmaları, tohumlarını tanımaları ya da birbirleriyle besinleri paylaşmaları yer alıyor. Fakat bu iddialar benzer şekilde yetersiz ya da yanlış yorumlanmış kanıtlara dayalı. Nasıl oldu da altyapısı bu kadar zayıf bir hikaye bu kadar yoğun bir ilgiyle karşılandı?
Yazarlar ağaçlara insani özellikler yükleyerek onları sanki, mantarları ihtiyaçlarına göre kullanan bireylermiş gibi portre ettiler. Hayal gücü gerçeklerin önüne geçti
Biz bilim insanlarının da bunda payı var. Biz de insanız. Yıllar önce orman mantarları hakkında ilk araştırmalar yapılırken bazılarımız, bu yazının yazarları da dahil olmak üzere, ortaya çıkan bu yeni fikrin heyecanına kapıldı.
Yazalardan biri (Jones), 25 yıl önce OMA üstüne yapılan ilk büyük saha araştırmasında yer almıştı. Bu araştırma iki farklı cins fidanın karbon alışverişi hakkında kanıt bulduktan sonra başka olası açıklamaları gözardı ederek karbon alışverişinin çoğunun OMA yoluyla yapıldığını öne sürdü. Bu teyit yanlılığı olarak bilinen ve sık sık düşülen bir tuzak. İtiraf etmesi zor olsa da, sonuçta yakın zamanda orman mantar ağları için ortaya atılan bu olağandışı iddialar hakkındaki şüpheciliğimizden dolayı geriye bakarak kendi araştırmalarımızdaki yanlılığı görmüş olduk.
Birkaç onyıldır bu ve başka saptırmalar OMA üstüne yapılmış akademik yayınlara yayılarak kulaktan kulağa oyunu gibi bilimsel söylemi gerçekten giderek uzaklaştırdı. Bizim görüşümüzce OMA üzerine yapılan eski ve itibarlı saha çalışmalarının sonuçları onları kaynak olarak gösteren daha yenice yayınlar tarafından çarpıtılmakta. Orijinal saha çalışmalarına dayanarak çıkarılan sonuçların yer aldığı, aynı alanda uzman diğer araştırmacılar tarafından incelenerek 2022’de yayınlanan makalelerin yarısından azının hatasız olduğu düşünülebilir. Mesela, 2009’da genetik teknikler kullanarak mikrozal ağın dağılımının haritasını çıkaran bilimsel bir araştırma şimdilerde ağaçların besin aktarımını OMA yoluyla yaptıklarına dair sıkça kanıt olarak gösterilen çalışmalardan biri, her ne kadar aslında bu çalışma besin aktarışını araştırmamış bile olsa. Dahası, araştırmacıları tarafından öne sürülen alternatif varsayımlara bu yeni yazılarda yer verilmemiş. Böyle objektif olmayan bilgiler medyaya yayıldıkça, hikaye de alevlendi. Bilim nsanlarının bile böyle heyecan verici fakat sadece olasılıktan ibaret olan çıkarımlara aldanabilmesi söz konusuysa medyanın da aldanması şaşırtıcı değil.
En iyi bilim yazıları kamuoyunun kalbini kazanabilir ancak bilimsel yöntemlerden şaşılmadan yazılmalıdır. Yoksa politik kararlara tesir edecek büyüklükte sonuçlar doğurarak insanları etkileyebilir
Gazeteciler mantar iletişim ağları(WWW) hakkında duygusal, ikna edici ve merak uyandıran haberler hazırlayarak birkaç bilim insanının konu hakkındaki dayanaksız görüşlerine geniş yer verdiler. Yazarlar ağaçlara insani özellikler yükleyerek onları sanki, mantarları ihtiyaçlarına göre kullanan bireylermiş gibi portre ettiler. Hayal gücü gerçeklerin önüne geçti. Bu medya bombardımanı OMA hakkındaki asılsız iddiaları çevre bilimin diğer alt dallarındaki uzmanlarına da geçerliymiş gibi göstermekte etkili oldu ve böylece bu iddialar karşılıklı perçinlenmiş oldu.
Bu durum gazetecilerin araştırmalarını yaparken geniş bir yelpazeyi kapsayan çeşitlilikteki uzmanlara başvurmalarının ve çok sıkı araştırmalarla desteklenmeyen çalışmalar karşısında biz bilim insanlarını sorgulamalarının önemine dikkat çekiyor. Bilim insanlarına direkt yöneltilecek ‘Başka hangi fenomenlerle sonuçlarınızı açıklayabilirsiniz?’ ve ‘Başka ne kadar çok çalışma bu hipotezi destekleyebilir?’ gibi sorularla gazeteciler kesinleşmemiş bilimsel çıkarımları daha net anlayıp iletebilirler. En iyi bilim yazıları kamuoyunun kalbini kazanabilir ancak bilimsel yöntemlerden şaşılmadan yazılmalıdır. Yoksa politik kararlara tesir edecek büyüklükte sonuçlar doğurarak insanları etkileyebilir.
Ormandaki mantarlar hakkında anlatabileceğimiz ve anlatmamız gereken bir sürü büyüleyici ama yine de bilimsel olarak sağlam temelleri olan hikayeler var. Mikrozal ağ trüf, dağ mantarı ve porçini dahil en sevilen yenebilir mantarların altında yatıyor. Orman örtüsünde yer alan bazı otlar diğer normal bitkiler gibi şekeri fotosentezlemek yerine OMA yoluyla ağaçlardan çalarak temin etmekte. Ormanlar bitkilerin, hayvanların ve mikropların pek çok çeşitli yollarla birbirleriyle etkileşime girdikleri inanılmaz yerler. Buradan çıkacak hikayelerin sayısı sonsuz. Sadece bu hikayeleri özenle anlatmalıyız.
…
*undark.org tarafından yayınlanan bu makale Melanie Jone, Jason Hoeksama ve Justine Karst tarafından yazılmıştır. Gezegen24 için Türkçeye Merih Koç çevirmiştir.
Melanie Jones British Columbia Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nde profesör. Öğrencileriyle beraber 35 yıldır British Columbia’daki ormanlar, kesilmiş ve yanmış alanlardaki mikrozal mantar topluluklarını inceliyor.
Jason Hoeksama Mississippi Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nde profesör. Ekolojik ve evrimsel açıdan tür etkileşimlerinin nüfuslara, topluluklar ve ekosistemlere etkilerini inceliyor.
Justine Karst Alberta Üniversitesi Yenilebilir Kaynaklar Bölümü’nde yardımcı profesör. 20 yıldır ormanların mikrozal ekolojisini araştırıyor.