Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü'ne bağlı maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında 41 işçi hayatını kaybetti. | Fotoğraf: Bağımsız Maden İşçileri Sendikası. 15 Ekim 2022.

Haber

Amasra Bartın maden TTK

DOSYA

16 Ekim 2022

Amasra maden faciası: Denetimsizlik, boşaltılan kadrolar, siyasi yakınlık

Zeynep Yüncüler

Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Aksu, Amasya’daki maden faciasını, bir kamu kurumu olan TTK’nın son 20 yılda kadrolarının içinin boşaltılmasına ve madencilik faaliyetleri yerine siyasi yakınlıklara odaklanmasına bağlıyor

Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı madende, 14 Ekim günü akşam saatlerinde yerin 300 metre altında grizu* patlaması meydana geldi. Patlama üzerine ilk açıklama Bartın Valiliği’nin Twitter hesabından yapıldı.

Açıklamada “Amasra Taşkömürü İşletme Müessesinde saat 18:15 sularında -300 kotunda henüz nedeni belli olmayan kısmi bir patlama meydana gelmiştir. Olay yerine tüm ekiplerimiz seferber edilerek gerekli çalışmalara başlanmıştır,” ifadeleri kullanıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, maden ocağındaki son işçiye de ulaşılmasıyla ölü sayısının 41 olduğunu açıkladı. Ağır yaralı olan 11 işçinin de tedavisinin sürdüğü belirtildi. Maden ocağına gelen Erdoğan, ayrıca “Biz kader planına inanmış insanlarız. Bunlar her zaman olacaktır, bunu da bilmemiz lazım” dedi.

Facianın hemen ardından, Sayıştay’ın 2019 yılında Bartın’da grizu patlamasının yaşandığı maden için hazırladığı denetim raporu gündeme geldi. Çünkü, raporda  patlamanın olduğu madende gaz risklerinin yanı sıra, işçi sayısının tehlikeli boyutta azaltılmış olduğu, yer altı haberleşme sisteminin uzun süre kesildiği, 24 saat takip gerektiren tehlikeli gaz ölçümü sisteminin sağlıklı işlemediği tespitleri yer alıyor. Ayrıca söz konusu rapora göre, Ocak 2019’da 190 iş kazası meydana geldi. 2020 yılında 157’si yer altında, 7’si yer üstünde olmak üzere toplam 164 iş kazasında 164 işçi ise yaralandı.

Sayıştay’dan patlama uyarısı

CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Sayıştay’ın 2019 yılı TTK raporunu Twitter hesabından paylaştı.

Sayıştay ve TTK patlamadan 9 gün önce madendeydi

Sayıştay Başkanlığı’nın 2019 Yılı TTK Denetim Raporu’nda öne çıkan “2019 yılında müessesenin dengelenmiş üretim derinliği -300 metre olmuştur. Bu derinleşme ani gaz degajı ve grizu patlaması gibi ciddi kaza risklerinin artmasına neden olmaktadır. Çalışılan damarların tamamında gaz içeriklerinin yüksek olduğunu, dolayısıyla degaj kapasitesinin de yüksek olduğu arıza sonlarında riskin daha da arttığı bilinmektedir…” kısmı CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, patlama sonrası Twitter hesabından paylaştı.

Patlamadan 9 gün önce ise, 5 Ekim 2022 tarihinde Sayıştay Başkanlığı Enerji Grup Başkanı İbrahim Özkarcı madeni ziyaret etti. Özkarcı’nın uzman denetçiler eşliğinde TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu ile tam da kazanın meydana geldiği -300’de incelemelerde bulunduğu TTK’nın internet sitesinde duyruldu. Ancak, TTK patlama sonrası açıklamasında, 5 Ekim günü yaptığı inceleme için, “Söz konusu ziyaret denetim amaçlı olmayıp, sadece kurumumuza yapılan bir nezaket ziyaretidir” açıklamasında bulundu. Ayrıca TTK, Sayıştay’ın denetim raporuyla ilgili çıkan haberlere de ‘dezenformasyon’ dedi.

“Madencinin üstünün ehliyeti, emri veren kişinin liyakatı olması lazım. Ancak, bunu önleyecek mekanizmanın çürümüş olduğunu görüyoruz”

Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu

“TTK’nın kadroları boşaltıldı”

Gezegen24’e konuşan Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu, Amasya’daki maden faciasını, bir kamu kurumu olan Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) son 20 yılda zamanla kadrolarının içinin boşaltılmasına ve madencilik faaliyetleri yerine siyasi yakınlıklara odaklanmasına bağlıyor: “Madencilik disiplin, tecrübe ve deneyim isteyen bir işkoludur. Bu işkolunda kadroların yerlerini değiştirirsen, içini boşaltırsan, geri dönüşü olmayan sonuçlar yaratırsın. Bir madenci üstünden direktif alır, o nederse onu yapar, onu uygular. Ama madencinin üstünün ehliyeti olması lazım. Emri veren kişinin liyakatı olması lazım. Ancak, yukardan aşağıya bunu önleyecek mekanizmanın çürümüş olduğunu görüyoruz.”

TTK’nın faaliyet raporuna göre, 2021 yılında Amasra işletmesinde 208 iş kazası gerçekleşti. O dönem ise işletmede 549 işçi çalışıyordu. Aksu, Zonguldak havzasında, yani Karabük, Bartın, Amasra bölgesinde 90’lı yıllarda 45 bin işçinin çalıştığını, zamanla özelleştirmeler ve çalışanların tasfiyeleri ile bu sayının 8 bine indiğini belirtiyor: “Patlamanın olduğu madende en son resmi olarak 400 madenci vardı. Eskiden bu rakam iki bindi. Siz şimdi, iki bin işçinin yaptığı işi, 400 işçiye yaptırırsanız sonuçları böyle kötü olur.”

“Cezalar caydırıcı değil”

Aksu, bir madende genelde akut bir durum söz konusu olduğu zaman denetleme yapıldığını belirterek, “Akut durumlar ortaya çıkmadıkça da rutin, boş formları doldurmak amacıyla derinlemesine bir inceleme olmadan denetleme faaliyeti yürütülür. Varsayalım bir denetim oldu, denetimi yapan müfettişler görevliler etkin bir şekilde denetlediler raporla değiştirilmesi gereken husulara dair talimatlar verdiler. Bunları bir iş yeri yapmadığında ceza ile karşılaşır ama bu cezalar caydırıcı olmaz hatta kurumun tercih ettiği bir şey olur. Çünkü, işçi sağlığı işçi güvenliği ekipmanlarını, makinalarını vesaire almak veya onarmak cezayı ödemekten daha pahalıya geldiği için iş yerleri onun yerine makul cezaları ödemeyi tercih ediyorlar” diyor.

“Manipüle yönteminin artık bir karşılığı yok”

Aksu, Erdoğan’ın açıklamalarının artık bir karşılığının olmadığını, “kader” tanımlamasını yeniden iktidar olma isteğine bağlıyor: “Çünkü, emekçi sınıfının rızasını kazanarak, ülkeyi yönetme iradesini yeniden almak istiyor. Dolayısıyla kader, fıtrat, şükür inşallah vesaire gibi tanımlamalar emekçi sınıflara bir dindar karakteri atfedip bu karakter üzerinden de bu toplumu manipüle edebilir miyiz çabasının ürünü. Ancak bu manipüle yönteminin artık bir karşılığı yok, insanlar susmuyor ve itiraz etmekten uzak durmuyor. Onun sözleri artık tükendi, eski şevklendirici misyonunu yitirdi.”

Erdoğan, 2014 yılında Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanan ve 301 madencinin öldüğü maden faciası sonrası ise “Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında fıtratında bunlar var. Hiç kaza olmayacak diye bir şey yok” diye konuşmuştu. Soma’daki maden faciasının da üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen, haklarında soruşturma başlatılan devlet görevlileri için henüz bir iddianame hazırlanmadı. Soma Holding’in sahibi Can Gürkan ise 4 buçuk yıl hapis yattı, ancak iki yıl önce düzenlenen infaz yasasından yararlanarak serbest bırakıldı.

Avukatlar, delillerin karartılmasına karşı savcılığa başvurdu

Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Amasra’daki maden faciası ile ilgili soruşturma başlatıldı. Olayla ilgili 3 savcının görevlendirildiği belirtildi. DW Türkçe‘den Can Bursalı’nın haberine göre, soruşturmaya Türkiye Barolar Birliği (TBB), Bartın Barosu ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatlar da müdahil oldu. Avukatlar, grizu patlamasıyla ilgili şüphelilerin delil karartmasının önüne geçilmesi için maden sahasına girişinin yasaklanmasını, teknik inceleme için gerekli olan bilgi ve belgelere el konulmasını istedi. Madenin içinde yapılacak keşife bağımsız bilirkişi heyetlerinin katılması gerektiğine de değinilen dilekçede, bilirkişilerin grizu patlamasının yaşandığı işletmenin yönetimleri ile bağlantısının olmamasının sağlanması talep edildi.

*Grizu: Maden ocaklarının galerilerinde bulunabilen ve belirli konsantrasyonlara eriştiğinde patlayıcı hale gelebilen yanıcı gaz. Bu gaz çoğunlukla kömür madeni metanıdır.