8 Mayıs 2021
Büyüknohutçu cinayeti: Dört yıl geçti, adalet hâlâ sağlanamadı
Canan CoşkunFinike’de taş ocaklarının tahribatına karşı doğayı savunan Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu’nun cinayetinde cevap bekleyen büyük soru işaretleri var. Yargıtay’daki dosyada ne tutarsızlıklar incelenmiş ne de azmettirici yönü araştırılmış
Doğa savunucusu Aysin ve ve Ali Ulvi Büyüknohutçu çifti, 9 Mayıs 2017’de Antalya’nın Finike ilçesine bağlı Kızılcık yaylasındaki evlerinde öldürüldü. Soruşturmanın iki şüphelisi vardı: Yaylaya yaklaşık 10 gün önce taşınan Ali ve Fatma Yamuç çifti. Ali Yamuç, tutuklandıktan sonra yazdığı mektupta Büyüknohutçuları mermer ocağı şirketlerinin isteğiyle para karşılığında öldürdüğünü itiraf etti ve hakkında dava açılmadan önce cezaevinde intihar etti. Eşi Fatma Yamuç ise kendine yöneltilen suçlamalardan beraat etti. Olayın üzerinden geçen dört yılda Büyüknohutçu cinayeti hâlâ aydınlatılamadı.
Cinayetin ardından yaşanan sürecin fikri takibini yapan Evrensel gazetesinden Özer Akdemir, olayın üçüncü yılına ilişkin yazısında Büyüknohutçu çiftinin Finike’ye bağlı Alacadağ, Gökçeyaka, Adala ve Kızılcık köylerinde asırlık sedir ağaçlarının kesilmesine ve bölgedeki mermer ocaklarına karşı yürüttükleri çevre mücadelesinden bahsetmiş, çiftin bu nedenle tehdit edildiğini yazmıştı.
Olayla ilgili hazırlanan fezlekeye göre cinayetten önce şunlar yaşandı: Cinayeti işledikleri iddia edilen Ali ve Fatma Yamuç çifti, Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu’nun evlerine yaklaşık 750 metre uzaklıkta bir evde yaşıyordu. Buraya cinayetten yaklaşık 10 gün önce taşınmışlardı. Yaşadıkları yer Fatma Yamuç’un babasına ait olan tahta bir barakaydı. Ali Yamuç, geçmişte birçok farklı işte çalışmış, buralardan uyuşturucu madde kullanması nedeniyle çıkarılmıştı. Yamuç’un iş hayatında göze batan detay çoğunlukla mermer firmalarında çalışmasıydı.
Gece yarısı çıkan yangın
Cinayetten birkaç gün önce yaşananlar da şüpheliydi. 6 Mayıs 2017 gece saatlerinde Büyüknohutçu çiftinin evinin yakınında bir orman yangını çıktı. Yangını, yaşadıkları yerde başka evler olmasına karşın ilk olarak Yamuç çifti gördü. Fezlekede, kendiliğinden çıkmadığı iddia edilen yangını Ali Yamuç’un çıkardığı öne sürüldü. Ali Yamuç ve Ali Ulvi Büyüknohutçu, yangını birlikte söndürdü. Ali Yamuç ceketiyle söndürmeye çalıştığı için Büyüknohutçu ona ceket alma teklifinde bulundu. İddiaya göre, Ali Yamuç bu yangını Büyüknohutçularla yakınlaşmak için çıkarmıştı.
Büyüknohutçu çifti, Yamuç çiftini yangından bir gün sonra evlerine çaya davet etti. Fezlekedeki anlatıma göre, Ali Yamuç davetten ayrılırken Ali Ulvi Büyüknohutçu’dan eşine ilaç almak için 270 TL istedi. Büyüknohutçu, 100 TL verebileceğini söyleyerek parayı verdi ve Yamuç çifti evden ayrıldı. Yakınları, haber alamayınca 10 Mayıs akşam saatlerinde Büyüknohutçuların evine gitti ve çiftin öldürüldüğünü gördü.
Olay yeri tutanağındaki ayrıntılar
Bu noktada olay yeri tutanağına bakalım. Çünkü tutanakta yer verilen detaylar dikkat çekici. Örneğin evin kapısı kilitliydi, jandarma bu yüzden eve balkona merdiven dayayarak girdi. Vestiyerdeki ceket ve pantolonların cepleri dışarı çıkmıştı. Bu durum ceplerin karıştırıldığını ortaya koyuyordu. Salondaki konsolun çekmecesi de açık ve karıştırılmıştı. Ali Ulvi Büyüknohutçu’nun cep telefonu, cüzdanı ve kimliği yoktu. Evin giriş kapısında ve çevresinde de saçma izleri vardı.
“Sadece son üç güne ait kayıtlar alınmış. Görüştüğü kişilerin kim olduğuna dair daha geçmişe yönelik araştırma yapılabilirdi. Çünkü olaydan sadece 15 gün önce yerleştirilmiş oraya Ali Yamuç”
“Uyuşturucu krizindeydim”
Cinayetin katil zanlısı olarak ertesi gün Ali Yamuç gözaltına alındı. Yamuç, jandarmadaki ifadesinde ve yer gösterme sırasında cinayeti uyuşturucu krizindeyken tek başına işlediğini iddia etti. Komşusunun evine girerek av tüfeğini çaldığını anlatan Yamuç, tüfekle Büyüknohutçuların evine para istemeye gittiğini aktardı. Yamuç’un anlatımına göre, evin önündeki köpekler onu görünce havlamaya başladı. Bunun üzerine kapı açıldı ve Ali Ulvi Büyüknohutçu elinde fenerle Yamuç’un olduğu yere doğru baktı. Yamuç, bundan sonrasıyla ilgili şunları söyledi:
“Ben de bir an panikle kaçayım mı durayım mı derken onun olduğu yöne doğru ateş ettim. Tanışıklığımız olmasına rağmen neden ‘Ali amca benim’ deyip yoluma devam etmediğimi bilmiyorum. O akşam krizdeydim. Ne yaptığımı bilemedim. Bir el tek kırma av tüfeği ile ateş ettim. Fişeği değiştirmeden bir anlık panik ile tel örgüden tırmanıp atladım. Köpekler tüfek sesine kaçışmıştı, evin içine girdiğimde Ali amca yere sırtüstü düşmüştü. Tüfek sesi ile Aysin Hanım da bağırmaya başladı, ben krizin de etkisi ile ne yaptığımı bilmeden susturmak amacıyla yaklaşık bir metre mesafeden ateş ettim.”
Delil bırakmadan ilerliyor
Ali Yamuç, uyuşturucu krizinde olmasına karşın peşinde delil bırakmadan ilerlemeye çalışıyordu. Anlatımına göre, ilk atıştan sonra boş fişeği çıkarıp cebine koymuş ve tüfeğe yeni fişek sürmüştü. Sağ elinde de tüfekte iz bırakmamak için cerrahi eldiven takılıydı. Cinayeti işledikten sonra evdeki bilgisayarı, cep telefonunu, çantayı ve evin anahtarlarını alıp çıktığını söyledi. Evine döndükten sonra tüfeği eşinin tişörtünü kullanarak çamaşır suyuyla temizledi. Sonra eldiveni ve tişörtü yaktı. Tüfeği çaldığı eve geri bıraktı. Ertesi gün de Büyknohutçulardan çaldığı eşyaları bir bohçaya koyup kuyuya attı.
Ali Yamuç, gözaltına alındığında eşi Fatma Yamuç da tanık sıfatıyla ifade verdi. Bu ifadesinde olay günü saat 19.00 civarı ilaç alarak uyuduğunu ve hiçbir şey duymadığını iddia etti. Gece saat 1.00 sıralarında uyandığında eşinin yanında uyuduğunu anlattı. 18 Mayıs’ta bu defa şüpheli sıfatıyla sorgulanan Yamuç, olay günü saat 21.00 civarı eşinin krize girerek kendisini uyandırdığını, ona 2 bin 100 TL vererek uyuşturucu madde almaya yolladığını söyledi. Eşi, Ali’nin gün içinde kendisine 700 TL daha verdiğini anlattı. Bir önceki ifadesiyle uyumlu olarak eşini gece yatakta gördüğünü tekrarladı. Fatma Yamuç’un anlatımına göre ertesi sabah birlikte motosikletle Finike’ye giderlerken eşi bohçayı ormanda yok etti. Sonra ailesinin evine gitti ve onlardan 800 TL daha aldı. Bu parayla yeni bir cep telefonu satın aldı.
Cinayetin ortaya çıktığı saatlerde Yamuç çiftinin evinde civarda yaşayan komşusu vardı. Tanık olarak ifade veren kadın, eşini oraya çağırmak için aradığında cinayetten haberdar olduğunu anlattı. Cinayetten haberdar olduktan sonra Fatma Yamuç ile birlikte olay yerine gittiler. Fatma Yamuç, yolda daha birkaç gün önce çaya gittiği Büyüknohutçuların evinin neresi olduğunu sordu.
Fatma Yamuç, ifadesi alındıktan sonra tutuklanarak cezaevine kondu. Yamuç hakkında hazırlanan iddianameye göre eşi Ali’nin cinayeti işledikten sonra evin kapısını kilitlemesi panik nedeniyle mümkün değildi. Kapı kilitleme eyleminin “kadın davranış modeli” olduğunu savunan savcılık, Fatma Yamuç’un olayın gerçekleşmesi sırasında eşiyle birlikte hareket ettiğini iddia etti.
“Ali Yamuç’un eşi Fatma Yamuç da SEGBİS aracılığıyla dinlendi, kendisi cinayete yardım ve yataklıktan yargılanıyordu. Doğrudan soru bile sorulamadı kendisine”
Cinayetleri biri mi azmettirdi?
Ali Yamuç, cezaevindeyken savcılığın etkin pişmanlık teklifini kabul ederek bir ifade verdi. Yamuç, Bartu Mermer isimli firmada çalışan ve cip kullanan birinin 6 Mayıs’ta yanına geldiğini ancak bir şey konuşmadıklarını söyledi. Aynı kişinin iki gün sonra bu defa evine gelerek “Bizim ocak bunlar yüzünden kapandı. Sen bunları hallet” dediğini ve 3 bin TL verdiğini belirtti. Buna göre Yamuç, cinayetten sonra da 47 bin TL ödeme alacaktı. Yamuç’un verdiği bilgiler üzerine olayın beş gün öncesi ve beş gün sonrasına ilişkin kamera kayıtları incelendi ancak bahsettiği gibi bir cipe veya tarif ettiği görünüşte birine rastlanmadı.
Yamuç’un itirafları bununla da sınırlı kalmadı. Elmalı Cezaevi’ndeyken eşine bir mektup verdi. Mektup, Bahçeci Mermer’in sahibi Necmi Bahçeci’ye hitaben yazılmıştı. “Anlaşıp konuştuğumuz gibi 100 bin TL parayı 10 gün içerisinde eşim Fatma’ya vermezseniz cinayetlerden sizler de benim kadar sorumlu olursunuz” diyordu Yamuç mektubunda.
Bartu Mermer’i işletenler ve Ali Ulvi Büyüknohutçu birbirlerini geçmişten tanıyordu. Büyüknohutçu, 2013 ve 2014 yıllarında şirketten “çevrenin kasten kirletilmesi” ve “yakacak nitelikte emval veren ağaç kesme” suçlamasıyla şikâyetçi olmuştu. Soruşturmalar takipsizlikle sonuçlanmıştı. Bartu Mermer’in sahipleri de bunun üzerine Büyüknohutçu’dan şikayetçi olmuş, yargılama sonunda beraat kararı verilmişti. Firmanın çalışma ruhsatında ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) raporu eksik olduğu için işletmenin faaliyeti 2016 yılında durduruldu.
Ali Yamuç, Haziran ayında savcılığa bir kez daha ifade verdi ve itiraflarını yalanladı. Eşine, annesine ve başka birine yazdığı mektupta cinayeti tek başına ve eroin krizinde olduğu anda işlediğini anlattı.
Savcılık, tüm bu gelişmelere karşın azmettiren kişi ya da kişilerin olmadığını savundu. “Mermer ocağı işletmelerinin ekonomik gelirinin belirli bir seviyede olduğunu” savunan savcılık, uyuşturucu bağımlısı birine 5 bin TL karşılığında bir insanı öldürtmelerinin “hayatın olağan akışına uygun olmadığını” belirtti.
Ali Yamuç, 20 Eylül 2017’de Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde resmî kayıtlara göre genişliği 1,5 cm olan şort ipiyle kendini asarak intihar etti.
Dava cinayetten sekiz ay sonra başladı
Fatma Yamuç, “kasten öldürme” ve “birden fazla kişiye karşı gece vakti, konutta silahlı yağma” suçlamalarıyla 11 Ocak 2018’de hâkim karşısına çıktı ve soruşturma aşamasında verdiği ifadelerini aynen tekrarladı. 15 Mart 2018’de yapılan duruşmada savcı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Mütalaada, kesin ve inandırıcı bir delil olmadığı gerekçesiyle Yamuç’un her iki suçtan beraatine karar verilmesi talep edildi. Savcı, Yamuç’un “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçlamasıyla cezalandırılmasını, aynı zamanda tahliye edilmesini istedi. Mahkeme, o duruşmada Yamuç’u tahliye etti. 17 Nisan 2018’de görülen üçüncü duruşmada ise Yamuç bütün suçlamalardan beraat ettirildi.
Yamuç hakkında “suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme” iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmasına hükmeden heyet, cinayetin azmettiricileri olduğu iddiasıyla ilgili de suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Ancak ne Yamuç’a, ne de azmettiricilere dava açıldı.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4’üncü Dairesi, Büyüknohutçu ailesinin istinaf talebini reddederek, Yamuç hakkındaki beraat kararını onadı. Büyüknohutçu ailesi de Yargıtay’a temyiz dilekçesi sunarak kararın bozulmasını talep etti.
‘Sanıklar olaydan 15 gün önce yerleştirildi’
Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu’nun kızlarının avukatı Tuncay Koç, cinayetin soruşturma ve yargılama aşamasıyla ilgili Gezegen’e şu açıklamaları yaptı:
“Cep telefon kayıtları ve HTS kayıtları geriye dönük olarak ayrıntılı bir biçimde çıkarılmadı ve eşleştirilmedi. Hem intihar ettiği söylenen Ali Yamuç’un hem Ali Ulvi Büyüknohutçu’nun telefon kayıtlarının daha ciddi olarak değerlendirilmesi ve özellikle sanığın son bir ayda kimlerle görüştüğüne dair dökümün çıkarılması lâzımdı. Sadece son üç güne ait kayıtlar alınmış. Görüştüğü kişilerin kim olduğuna dair daha geçmişe yönelik araştırma yapılabilirdi. Çünkü olaydan sadece 15 gün önce yerleştirilmiş oraya Ali Yamuç.”
“Dosyaya sonradan giren bir tanık ifadesi var. Savcılık, hazırlık soruşturmasında bu kişiyi dinlememiş. Ali Yamuç’u cip kullanan bir insanla gördüğüne dair ifadesi vardı bu tanığın.
Dosyada yine Polsan Mermer’in görüntü kayıtlarında olaydan üç gün önce üç tane siyah cipin olay yerine doğru gittiği gözüküyor. Bu ciplerin kime ait olduğu ayrıntılı olarak araştırılmadı. Sadece Ali Yamuç’un beyanına göre Kia Sorento marka bir araç arandı, o da sadece iki mermer şirketinin üzerine kayıtlı mıdır diye. Oysa kamera kayıtlarında görünen araçların kime ait olduğu araştırılmalıydı. Zanlı Ali Yamuç’un yönlendirmesiyle yapıldı. Dolayısıyla hazırlık soruşturması çok eksik.”
‘Sanıklar ve tanıklar mahkemeye hiç getirilmedi’
Koç sadece soruşturma sürecinde değil, yargılamada eksiklikler olduğunu vurguluyor: “Aynı zamanda tanıklar mahkemede dinlenmedi, talimatla dinlendi, hiç duruşmaya getirilmediler. Yine Ali Yamuç’un eşi Fatma Yamuç da Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla dinlendi, kendisi cinayete yardım ve yataklıktan yargılanıyordu. Doğrudan soru bile sorulamadı kendisine.”
Koç, tüm taleplerinin değerlendirilmeden dosyanın tekemmül ettirilip sonuca gidildiğini söylüyor. Sözlerine şöyle devam ediyor: “Oysa Fatma Yamuç’un da anlattığı hikâyeler var uyuşturucu kullandıklarına dair, kocasının kendisine olaydan önce toplam 2 bin 900 TL verdiğine dair. Ali Ulvi beyin banka hesapları da incelendi. Ne zaman para çekildiği, hesaptaki para hareketleri görünüyor. Hiç öyle büyük para hareketleri yok. Ali Yamuç, bir hikayesinde Ali Ulvi beye hırsızlık yapmak amacıyla yaklaştığını anlatıyor. Ali Yamuç’taki paranın kaynağı da ayrıntılı bir şekilde araştırılmadı. Fatma Yamuç sağlık problemlerinden, astım hastası olduğundan bahsediyor. Ama uzman bir hekimden rapor da alınmadı.”
Azmettirici iddiasına takipsizlik
Olayla ilgili bu denli soru işaretleri varken, Ali ve Fatma Yamuç’un ifadelerinden yola çıkarak soruşturma genişletilmedi. Avukatların azmettiricilerin kim olduğuna dair soruşturma yürütülmesi çabası da geçtiğimiz ay boşa çıkarıldı. Koç, azmettiricilerle ilgili durumu şöyle anlatıyor:
“Ali Yamuç’un yer gösterirken verdiği ifade ile diğer ifadeleri de çelişiyordu. Fatma Yamuç’un ailesinin de ifadeleri daha ciddi bir şekilde alınmalıydı. Cep telefonu kayıtları da geriye dönük incelenmeliydi. Mahkeme de Fatma Yamuç ile ilgili suç duyurusunda bulunulmasına ve azmettiricilerle ilgili soruşturma yürütülmesine karar verdi ancak bir adım atılmadı. Biz konuyla ilgili suç duyurusunda bulunduk. Ancak Finike Cumhuriyet Başsavcılığı geçtiğimiz ay takipsizlik kararı verdi.”
Dördüncü yılında Büyüknohutçu cinayeti ile ilgili sis perdesi hâlâ kalkmış değil. Cinayeti işleyen Ali Yamuç’un ifadelerindeki tutarsızlıklar savcılık tarafından göz ardı edilmiş. Yamuç’un intiharı birçok sorunun cevapsız kalmasına yol açmış. Dosyanın yeniden açılıp cinayetin azmettiricilerinin araştırılarak Büyüknohutçu ailesi için adaletin yerini bulması, Türkiye’nin dört bir yanında doğa savunucularının benzer tehditlere karşı korunmaları ve doğayı koruma mücadelesini sürdürebilmeleri açısından da şart.