31 Temmuz 2023
Çalışma hayatı aşırı sıcaklara
göre düzenlenebilir mi?
Seda Karatabanoğlu
Sıcaklık rekorlarının kırıldığı yaz mevsiminde güneşin altında çalışmak zorunda olan işçilerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Sağlıklı koşullarda çalışmanın mümkün olduğunu vurgulayan Dr. Eden, işçi sağlığı ve iş güvenliği için işverene düşen görevleri anlatıyor
Yaz mevsimini yaşayan kuzey yarım kürede sıcaklık rekorlarının yaşandığı bir dönemdeyiz. Temmuz’da dünyanın ortalama sıcaklığı ilk defa 17 derecenin üzerine çıktı. İklim uzmanları, Ağustos ayında yeni sıcaklık rekorlarının yaşanacağının uyarısında bulunuyor.
Sıcak hava dalgasına karşı Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus zorunlu olmadıkça dışarı çıkmama, hafif giysiler giyme ve bolca su içilmesi gerektiğini söylüyor. Sıcaklığın yoğun olduğu saatlerde açık hava aktivitelerini sınırlandırma çağrısında bulunan Ghebreyesus yorucu aktivitelerden kaçınmayı, özellikle yaşlılar ve bebekler gibi savunmasız grupta olanların sağlığının kontrol altında tutulmasını, çocuk ve evcil hayvanların araba içerisinde bırakılmaması tavsiyesinde bulunuyor.
Bu uyarılar her ne kadar iyi niyetli olsa da açık havada, güneşin altında çalışmak zorunda olan işçilerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla.
Posta dağıtımı yapan Kırmızıgül hayatını kaybetti
Geçen hafta sıcaklığın 40 dereceyi aştığı İzmir’de PTT’de görevli 42 yaşındaki Berran Kırmızıgül, posta dağıtımı sırasında fenalaşarak Ege Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Sıcağa bağlı olarak beyin kanaması geçirdiği belirlenen Kırmızıgül, hayatını kaybetti.
Aşırı sıcaklarda çalışan işçilerin sağlığı konusunda Gezegen24’e konuşan Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi, İşyeri Hekimi Dr. Onur Erden, sıcaklığın özellikle sanayi sektöründe işçi sağlığına olumsuz etki eden bir faktör olduğuna dikkat çekiyor.
Açık havada, güneşin etkisine direkt maruz kalan yaşlı ve kronik hastalığı olan işçilerin çok daha büyük risk altında olduğunu belirten Erden, “Sıvı-elektrolit kaybı ve vücut sıcaklığı artışının getireceği konsantrasyon bozukluğu, yorgunluk gibi semptomlar iş kazası yaşanma sıklığı artırıyor. Yüksek sıcaklıklara bağlı güneş çarpması, aşırı kas yıkımı ve baygınlıklar sonucu yaşanan kaza ve hastalıklar iş kazası ve meslek hastalığı, görülebilen ölümler ise iş cinayeti olarak kabul edilmeli” diyor.
Plansız ekolojik yıkımın yol açtığı iklim krizinin işçi sağlığı üzerinde tehlike oluşturduğuna dikkat çeken Erden, “Afetsiz dünya ve sağlıklı çalışma koşulları için hep birlikte talepkar olup mücadele etmeliyiz, işverenler bu koşulların sağlanması için gerekli tedbirleri almalı, kamu otoritesi de denetleme görevini yerine getirmeli. Sağlıklı koşullarda çalışma mümkün” diye konuşuyor.
“Güneş çarpması, aşırı kas yıkımı ve baygınlıklar sonucu yaşanan kaza ve hastalıklar iş kazası ve meslek hastalığı, görülebilen ölümler ise iş cinayeti olarak kabul edilmeli”
İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenebilir olgular olduğunu belirten Erden, işçi sağlığı ve iş güvenliği için işverene düşen görevleri ise şöyle sıralıyor:
▻ İş ortamı termal konfor açısından uygun bir şekilde, güneşten direkt etkilenmeyecek şekilde planlamalı.
▻ İşçilerin sıcak-soğuk gibi fiziksel etkenlerden olumsuz etkilenmeyeceği bir iklimlendirme sağlanmalı.
▻ İşçilerin yeterince sıvı-elektrolit takviye edebilmeleri için daha fazla mola düzenlenmeli, su, soda, meyve gibi kaynaklara ulaşımları sağlanmalı ve kolaylaştırılmalı.
▻ İşçilerin duş alabilecekleri uygun ortamlar oluşturulmalı.
▻ İş gereği güneşin direkt etkisi altında çalışmak zorunda kalan işçiler için güneşin ultraviyole ve yüksek sıcaklık etkilerinden koruyacak uygun kumaşla yapılmış ince ve uzun giysiler sağlanmalı.
▻ Bu işçiler için sıvı-elektrolit takviyesi planlaması yapılmalı ve halka yapılan yüksek sıcaklık ve evden çıkılmamalı uyarıları işçiler için de hayata geçirilebilir nitelikte olmalı.
▻ Yüksek sıcaklığın ülkemizi bu denli etkilediği günlerde işçi sağlığını korumak, iş kazası ve meslek hastalıklarını önlemek için işçilere idari izin verilmeli.
▻ İdari izin sağlanamadığı koşullarda ise özellikle güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde 10.00-14.00 arası şeklinde öğle arası uzatılmalı ve uygun dinlenme koşulları sağlanmalı.
▻ Önlem politikaları engelli, yaşlı, kronik hastalığı, gebe/emziren işçiler önceliklendirilmeli.
Yeni düzenlemeler Avrupa’nın gündeminde
Aşırı sıcaklarda çalışma koşulları Avrupa’daki yetkilileri harekete geçirdi. İtalya Ulusal Sosyal Güvenlik Kurumu kararına göre, güneşten korunamayan yerlerde çalışan işçiler ya da yüksek sıcaklıklardan etkilenen malzemelerle yapılan işler için özel izin alınabilecek. Devlet, işçilere izin vermesi için şirketleri destekleyecek. İşçilerin işe gitmeme hakkı hissedilen sıcaklığın 35 derece üzerine çıkması durumunda geçerli olacak.
İspanya da iş yerindeki maksimum sıcaklık değerini belirleyen ülkelerden. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü, bir ofiste çalışmak için 17 ila 27 derece arasındaki bir sıcaklığın gerekli olduğunu, hafif fiziksel efor gerektiren işlerin ise 14 ila 25 derece arasında yapılması gerektiğini belirtiyor.
Mevsim normalleri üzerinde bir yaz geçiren Almanya’da ise Siesta gündemde. Bavyera eyaletinde 38 dereceye varan sıcaklıklar nedeniyle Halk Sağlığı Hizmetleri Derneği tarafından gündeme getirilen Siesta önerisi Sağlık Bakanı Karl Lauterbach tarafından da destekleniyor. Siesta, Akdeniz ülkelerinde öğle vakti güneşin dik ışınlarından korunmak için ya da öğle yemeği sonrası metabolizmanın düzenlenmesi için yapılan kısa süreli uykuya verilen isim.
Halk Sağlığı Hizmetleri Hekimleri Derneği başkanı Johannes Niessen, siesta önerisini, “Mesele saatlerce uyumak değil. Öğle saatlerinde havanın çok sıcak olduğuna ve yüksek sıcaklıkların yaşandığı dönemlerde de dikkat çekmek istiyoruz. Yaşanan sıcaklıklar insan vücudu kapasitesinin sınırını zorluyor, bu yüzden kendinizi korumanız gerekli” sözleriyle savunuyor.
Alman Sendikalar Konfederasyonu’ndan Anja Piel, siesta fikrine tamamen karşı olmasa da yeni bir öneride bulunuyor: “Sıcaklığın yüksek olduğu bir ofiste çalışmak, paket teslim etmek veya inşaatta çalışmak arasında fark var. Bazı iş kolları için çalışma saatlerini sıcaklığın daha az olduğu sabahın erken saatlerine kaydırabiliriz.”
Geçen yaz ilk defa aşırı sıcaklık uyarısıyla karşı karşıya kalan Birleşik Krallık’ta Birleşik Krallık Sendikası, çalışanları sıcağa karşı korumak için bir yasa çağrısında bulunmuş ancak bu çağrı karşılıksız kalmıştı. Sebebi ise bir işyerinde önerilen minimum sıcaklık değeri olsa da çalışmaya engelleyecek maksimum değere dair herhangi bir düzenleme olmamasıydı.
Fransa’da işyerinde maksimum bir sıcaklık değerine dair herhangi bir düzenleme bulunmuyor. Ancak işverenler çalışanlarını aşırı ısının neden olduğu riskler de dahil olmak üzere onlarda güvenlik koşullar sağlamakla yükümlü. İş kanununa göre ise inşaat sektöründeki işverenler, çalışanlarına günde en az üç litre su sağlamakla yükümlü.
“Küresel kaynama çağındayız”
Avrupa Çevre Ajansı’na göre, şu an gerçekleşen iklim değişikliği, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik küresel çabalar etkili olsa bile gelecekte daha da ciddileşecek. Eğer emisyonları azaltma çabaları başarılı olursa ve küresel sıcaklık artışı, Paris Anlaşması’nın gerektirdiği gibi 2 derecenin altında tutulursa, iklim değişikliği etkileri çok daha az şiddetli olacak. Daha yüksek emisyon senaryosu ise daha büyük iklim değişikliğine yol açacak.
Olası kötü senaryoda sıcak hava dalgaları, seller ve kuraklıklar gibi aşırı hava olayları iklimsel tehlikeler birçok bölgede daha sık ve yoğun hale gelecek. Ekosistemdeki tüm canlıların olumsuz etkileneceği değişiklikler ekonomik sektörler, insan sağlığı ve refahı üzerinde olumsuz etkilere yol açacak.
2023 yazında yaşanan bazı hava olaylarını söz konusu kötü senaryonun fragmanı olarak görmek mümkün. İtalya, Sicilya bölgesindeki 40 dereceyi aşan sıcaklığın neden olduğu orman yangınlarıyla mücadele ederken ülkenin kuzeyini fırtına vurdu. 24 Temmuz’u 25 Temmuz’a bağlayan gece Kuzey İtalya’da fırtınayla karışık dolu yağdığı görüldü. İki kişinin ölümüne neden olan fırtına Milano ve Venedik’te büyük hasarlara yol açtı. Yunanistan, İtalya, Cezayir ve Tunus’ta aşırı sıcakların tetiklediği orman yangınları 40 kişinin ölümüne neden oldu.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in “Küresel ısınma çağı sona erdi artık küresel kaynama çağındayız” sözlerini akılda tutarsak iklim krizinde işçi sağlığı ve refahını gözeten tedbirlerin önemini kavramak mümkün.