6 Mayıs 2022
Çeşme Turizm Projesi:
Su kaynakları tükenirken, golf sahaları yapılacak
Sercan Engerek
Çeşme’de su kıtlığı yaşanırken milyonlarca metreküp suyun kullanılacağı golf sahaları yapılmak isteniyor. Yarımada için duyurulan “turizm projesi” ile imara açılacak hazine arazilerinde geri dönüşü imkânsız doğa tahribatı yaşanacak
İzmir’in Çeşme ilçesinde Cumhurbaşkanı Kararı’yla ilân edilen 16 bin 624 hektarlık alanda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından uygulanması planlanan Çeşme Turizm Projesi, yöre halkının ve doğa savunucularının huzurunu kaçırdı. 2020’de Çeşme Projesi’nin sınırlarını genişletmek için yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali ve yürütmenin durdurulması için Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), çevre örgütleri, baro ve yurttaşların açtığı dava sürecinde Danıştay 6. Dairesi’nin üniversitelerden bilirkişi olarak görevlendirdiği akademisyenler tarafından hazırlanan rapor gündemi hareketlendirdi. 18 maddelik bilirkişi raporunda bölgedeki doğal ve arkeolojik sit alanlarının, ormanların yapılaşmaya açılacağı, su kaynaklarının, ekosistemlerin olumsuz yönde etkileneceği belirtildi. Bilirkişi heyeti, idarî mahkemeye projenin planlama ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğu görüşünü iletti.
Çeşme yarımadası için planlanan proje duyurulduğunda 20 adet olarak belirtilen golf sahalarının sayısı 13’e düşürüldü. Ancak golf sahalarının su ihtiyacının karşılanmasında önerilen denizden su arıtma yöntemi kamuoyuna inandırıcı gelmedi. Çeşme’nin nüfus yoğunluğunu arttıracağı söylenen proje uygulanırsa, bilirkişi raporuna göre doğal çevre geri dönüşü olmayacak bir biçimde tahrip edilecek. Yeraltı sularının tükenme noktasına geldiği ilçede içme ve kullanma suyu sorunu yaşanırken su kısıtlılığı nedeniyle de çiftçi yeterli sulama yapamıyor. İklim değişikliğine bağlı olarak kuraklığın artmasına karşılık tonlarca suya ihtiyaç duyan golf sahalarının, beton zeminle kaplı tenis kortlarının planlanması tepkiyle karşılanıyor.
Golf sahaları için yılda 10 milyon metreküp su kullanılacak
Çeşme Turizm Projesi’nin uygulama sahasında Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un açıklamasına göre 13 adet golf sahası yapılacak. Türkiye Golf Federasyonu’nun verilerine göre ortalama uzunluğu altı kilometre olan 18 çukurlu standart bir golf sahası 750-1000 dekarlık bir alandan oluşuyor. Alaçatı kıyılarında yapılması planlanan golf sahaları için toplamda 12 bin dekar alan ayrıldı. Binlerce dekar alan çimle kaplanacak ve çim alanın korunabilmesi için yılda en az 10 milyon metreküp su harcanacak. Türkiye’nin iklim özellikleri golf sahaları için ne kadar uygun?
“Golf sahalarını bölgenin bitki örtüsüne ve faunaya zarar vermeden inşa edemezsiniz. Çünkü çim bir monokültür ürünü.”
Peyzaj mimarı Betül Çavdar, golf sporunun İskoçya gibi yaz aylarında da yağış alan ve çim yüzeyin bütünlüğünün sağlanması için fazladan bir bakım gerektirmeyen arazilerin olduğu bölgelerde ortaya çıktığına dikkat çekiyor. Aksi durumda çimin üretilmesinde, çimlendirilen arazinin bakımında tonlarca suya, kimyasal gübre ve ilaca ihtiyaç duyulduğunu anlatıyor. Alaçatı Sulak Alanı’nın bulunduğu yarımada birçok endemik (sadece orada yetişen ve yaşayan) bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Makilik ve fundalık alanlar bulunuyor. Zeytin ağaçlarının yanı sıra birçok ağaç türü yetişiyor. Büyük bir yüzey alanı kaplayan golf sahalarıyla ilgili Avrupa ve Amerika modeli olmak üzere iki farklı uygulamanın öne çıktığını belirten Çavdar’a göre alandaki tür çeşitliliğinin nispeten korunduğu Avrupa yöntemi uygulansa bile golf sahalarının doğal peyzaj ortadan kaldırılmadan oluşturulması mümkün değil. “Golf sahalarını bölgenin bitki örtüsüne ve faunaya zarar vermeden inşa edemezsiniz. Çünkü çim, her ne kadar farklı türleri kullanılsa da bir monokültür ürünü. Monokültür uygulamaları doğal ekosistemin işleyişine ve biyoçeşitliliğe büyük zarar verir” diyor.
Çavdar, geniş çim yüzeylerin oluşturulmasında genellikle çim üretim tesislerinde üretilen rulo çimlerin kullanıldığını söylüyor. Rulo çimlerin 100 dönümü bulan verimli topraklarda üretildiği bilgisini veren Çavdar, üretim esnasında toprak aşırı suya ve kimyasala maruz kaldığı için o tesisleri “vahşi üretim yeri” diye adlandırıyor.
Bilirkişi raporuna göre golf sahalarının su ihtiyacının bölgedeki yeraltı ve yerüstü sularından temin edilme yoluna gidilmesi hâlinde kısıtlı olan su kaynakları tükenecek
Pürüzsüz bir çim yüzeye ihtiyaç duyan golf sahaları doğal ortamı uygun olmayan bölgelerde inşa edildiğinde daha faaliyete geçmeden evvel çevreyi olumsuz yönde etkiliyor. Ancak uzmanlara göre asıl tehlike çim rulo sahaya serildikten ya da alanda tohumlamayla çimlendirme yapıldıktan sonra başlıyor. Golf sahalarında çim yüzeyin sürekli sulanması gerektiğini vurgulayan Çavdar, büyük bir su kaybının açığa çıktığını söylüyor: “Projeye göre golf sahalarının sulama suyu denizden su arıtma yoluyla elde edilecek. Ters ozmos denilen bu yöntemle su arıtma hem maliyetli hem de tesis su çekerken balıkları, balık yumurtalarını, planktonları sisteme aldığı ve ardından yoğun bir tuzu tekrar suya boşalttığı için deniz ekosistemine zarar veren bir yöntem. Fosil yakıtlı enerji santrallerinin sera gazlarıyla küresel ısınmayı arttırdığı bir dünyada bu arıtma tesisinin kullanacağı elektrik enerjisinin nasıl sağlanacağı da büyük bir soru işareti. Toplamda milyonlarca metrekare bir alandan bahsediyoruz. Sabah akşam sulanan çimler 10-15 gün aralıkla biçileceği için makineler zaten ya elektriğe ya da fosil bir yakıta ihtiyaç duyacak. Buralarda tüketilecek elektriğin rüzgâr enerji santrallerinden (RES) sağlanacağı söylenebilir ama unutulmamalı ki yarımada çoktandır RES’lere doymuş durumda.”
Çavdar, golf sahalarının sulanma işleminde toprağın ve yeraltı sularının zarar görecek olmasından endişeli. Tarımdakinden çok daha fazlası kullanılan golf sahalarındaki kimyasal ilaçların topraktaki mikroorganizmaları yok etmesine, kimyasalların yeraltı sularına karışmasına karşı önlem alınamayacağını düşünüyor.
Çeşme’de Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı ve Ildırı bölgesindeki yeraltı suları olmak üzere havzaları bulunan iki içme-kullanma suyu kaynağı mevcut. Yaz aylarında içme-kullanma ve tarımsal sulama için kuyulardan aşırı su çekilmesi, artan kuraklık özellikle de kıyı bölgelerde yeraltı sularına deniz suyu karışmasına neden oluyor. Bilirkişi raporuna göre golf sahalarının su ihtiyacının bölgedeki yeraltı ve yerüstü sularından temin edilme yoluna gidilmesi hâlinde kısıtlı olan su kaynakları tükenecek.
Tarımda sulama tankerlerle yapılabiliyor
Adı turizmle anılsa da Çeşme’de yöre halkının bir kısmı geçimini hâlâ topraktan sağlıyor. İlçede uzun yıllardır enginar, kavun, domates, zeytin ve üzüm gibi tarımsal gıdalar üretiliyor. Ancak sulama suyunun yetersizliği çiftçiyi susuz tarıma yönlendirmiş durumda. Daha önce 60 metreden çıkan yeraltı suyunun şimdi 150 metre derinliğe indiğini belirten Çeşme Ziraat Odası Başkanı Süleyman Özer, “Bamya az suyla lezzeti daha yoğun olan bir tür. Dolayısıyla bitkiyi ekerken can suyu veriyoruz ve bir daha da sulamıyoruz. Ama patlıcanı sulamazsan acılaşır, salatalığı sulamazsan büyüyemez. Yine biberi, domatesi sulamazsan yaşatamazsın. Yeterli su ve sulama sistemi olmadığı için ancak tankerlerle sulama yapılabiliyoruz” diyor.
“Yapılacak otellerin, golf sahalarının sahipleri, oraları işletenler kârlı çıkacak bu işten”
Özer, tarımla uğraşan insan sayısının yıllar içinde azaldığına dikkat çekiyor: “Kavun, enginar buranın hâlâ en has ürünleri. Tarımda suyun yanlış kullanılması da etkili ama su kaynakların tükenmesi sadece tarımla ilgili değil. Su sorunu yaşandığı, maliyetler arttığı ve planlı bir teşvik olmadığı için sonraki nesiller devam ettiremiyor çiftçiliği. Şimdi bir de Çeşme Turizm Projesi duyuruldu. Yapılacak otellerin, golf sahalarının sahipleri, oraları işletenler kârlı çıkacak bu işten. Oysa biz tarımın sürdürülebilmesi için su meselesinin çözülmesi, uygun olan hazine arazilerinin halka verilerek tarımın teşvik edilmesi için uğraşıyoruz yıllardır. Dışarıdan müdahalelerle buranın doğal dokusunun bozulmasını istemiyoruz.”
Oteller denize sıfır konutlara dönüşüyor
Çeşme Turizm Projesi’nin yüzde 97’lik bölümü hazine arazisinde uygulanacak. 20 milyar dolarlık proje kapsamında marina, otel, rezidans, villa, tenis kortu, film platosu gibi kara ve deniz alanlarında yüzlerce yapı inşa edilecek. Bunun için bölgedeki sit dereceleri değiştirilerek nitelikli doğal koruma alanları, sürdürülebilir koruma alanı derecesine düşürüldü. Alaçatı ve Zeytineli’ndeki 511 parsel için 2020’de verilen “acele kamulaştırma” kararı kaldırıldı ancak diğer yandan geçen Mart ayında 4 bin 500 hektarlık alanın İl Toprak Koruma Kurulu tarafından onaylanmasıyla bölgede yapılaşmanın önü açıldı. Çeşme yarımadasında yapılaşmayı arttıracak proje sahasının yüzde 75’inden fazlası, kurak dönemlerde doluluk oranı yüzde 15’in altına kadar düşen Kutlu Aktaş Barajı’nın ve Ildırı’daki yeraltı su kaynaklarının su toplama havzalarına ve koruma alanlarına denk geliyor. Yapılacak 180 tenis kortu ve film platolarıyla büyük bir alan betonla kaplanacağı için yağmur suyunun toprağa ve yeraltı sularına ulaşması engellenecek. Şimdiye kadar hazırlanan planlarda ise yarımadada doğa turizmi uygun görülerek kıyıların, flora ve faunanın korunması önerilmişti.
Çeşme’nin nüfusu resmî verilere göre 46 bin 93. Fakat Türkiye’nin en gözde tatil yerlerinden olması itibariyle nüfus özellikle de yaz mevsiminde 1 milyonu buluyor. Son yıllarda büyük sermaye grupları Ovacık, Reisdere, Çiftlik bölgelerinde yeni villalar inşa ediyor. En çok iki kat imarın olduğu ilçede yüksek katlı oteller ise dairelere dönüştürülüyor. Ilıca’da Swissotel Grubu’nun devraldığı eski Sheraton Oteli’nin binası bunlardan biri. Tadilat yapılan sekiz katlı bina 1+1, 2+1 dairelerin yer alacağı rezidans olarak projelendirildi. Bu “planlama yöntemi” ile ilçenin nüfus yoğunluğunun kalıcı biçimde artacağı değerlendiriliyor.
“Halkın yakınından geçemeyeceği bu yerler varsıllara satılacak, çünkü arsa satışlarında 15-20 milyon dolarlık bir rant dönüyor”
Çeşme Çevre Platformu Başkanı Ahmet Güler, irili ufaklı en az 20 otelin konuta dönüştürüldüğünü söylüyor. “Devam eden çoğu inşaat kat adedi daha fazla olduğu için otel adı altında başlatıldı. Ancak yüksek meblağlara deniz manzaralı konut olarak satılacak” diyen Güler, Çeşme Turizm Projesi’nde öngörülen 200 adet otelin de aynı akıbete uğramasından kaygılı: “Burada farklı kesimleri temsil eden kurum ve kuruluşlardan hiçbir görüş almadan Çeşme için planlanan proje bir turizm projesi değil, bir konut yapıp satma projesi. Doğal sit statüleri değiştirilerek imara hazır hâle getirilen hazine arazilerinde otel adı altında denize sıfır konutlar yapılacak. Halkın yakınından geçemeyeceği bu yerler de varsıllara satılacak, çünkü buradaki arsa satışlarında 15-20 milyon dolarlık bir rant dönüyor. Çeşme Turizm Projesi’nin sahipleri ile müteahhitler parsel ve konut satışından büyük bir rant elde edecek. Turizm kılıfı giydirilen asıl proje de bu bize kalırsa. O yüzden son olarak Karaköy ile Zeytineli’nde 840 hektar için alınan ‘hassas korunacak alan’ kararına temkinli bakıyoruz.”
Girişim 2005’te başlamıştı
Çeşme (Alaçatı-Paşalimanı) ilk kez 2005 yılında Bakanlar Kurulu’nun kararıyla Kültür ve Turizm Koruma, Gelişim Bölgesi (KTKGB) ilan edildi. 2006’da Çeşme’nin batı ucunda bulunan Çiftlikköy’den Urla sınırına kadar 1. derece doğal sit statüsü olan 112 bin dönüm alanın sit derecesi Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından 2. ve 3. dereceye düşürüldü. Ardından da Kültür ve Turizm Bakanlığı, bölgede tarımsal niteliği korunacak alanları, ormanları ve ağaçlandırılacak yerleri imara açacak Çevre Düzeni Planı’nı imzaladı.
Çeşme’de çeşitli turizm tesisleri, oteller, golf sahaları ve uçak pisti adıyla havalimanı ilk kez o zaman gündeme geldi. TMMOB bünyesindeki meslek odaları tarafından açılan dava sonucunda Danıştay, doğal koruma alanlarının yapılaşmaya açılacağı gerekçesiyle KTKGB işlemini ve planı iptal etti. Danıştay 6. Dairesi’nin 2008 yılında verdiği kararda planın uygulanması durumunda “büyük alanların tek yatırımcıya tahsisine olanak sağlanacağı, planın şehircilik ilkeleri planlama esaslarına ve kamu yararına aykırı olduğu” belirtildi.
Geçen sürede golf sahaları daha sık konuşulur hâle gelirken şirketler sahalar için alan inceletmeleri yaptırdı. Ancak ilk harekete geçilen havalimanı oldu. 2016’da çoğunlukla özel uçakların kullanabileceği bir havalimanı projesi hazırlandı. Endemik bitki türlerinin bulunduğu Alaçatı’daki Gölobası mevkiinde hazineye ait alan proje için kamulaştırıldı. Yolcu garantili olarak yap-işlet-devret modeliyle uygulanmak üzere 2018’de Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından ihalesi gerçekleştirilen proje yapımı tamamlanamadan 2020’de iptal edildi. Alaçatı’da 2000 yılının başından itibaren kurulan birçok RES ve bir taş ocağı faaliyet gösteriyor. Havalimanı projesi, kanunda havalimanlarının yakınında RES ve taş ocağı bulunamayacağı hükmü yer almasına rağmen başlatılmıştı. 2019’da Çeşme Yarımadası’nda devasa bir alan Cumhurbaşkanı Kararı’yla yeniden KTKGB ilân edildi ve 11 Şubat 2020’de bölgenin sınırlarını genişleten bir Cumhurbaşkanı Kararı daha yayımlandı.