21 Ocak 2023
Foça’da tarihi sit ve tarım alanına taş ocağı: Toprağımız zehirlenmesin
Zeynep YüncülerFoça’da 2 bin 500 yıllık tarihi Pers Mezar Anıtı’nın içinde olduğu, etrafı milyonlarca zeytin ağacıyla çevrili alana yapılması planlanan taş ocağına karşı Foçalılar bir araya geldi
Etrafı ormanla ve milyonlarca zeytin ağaçlarıyla çevrili, hemen karşısında ise bir göletin yer aldığı İzmir’in Foça ilçesindeki 2 bin 500 yıllık tarihi Pers Mezar Anıtı’nın 100 metre kadar yanına doğal taş (tüf) ocağı yapılması planlanıyor. İsmet Paşa ve Fevzi Paşa mahallelerinde 98,63 hektarlık (980 dönüm) bir alanda yapılması planlanan taş ocağı projesine ilişkin geçtiğimiz günlerde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının çevre etki değerlendirme sürecini (ÇED) başlattı. Bunun üzerine bugün (21 Ocak 2022) Foçalılar, birçok sivil toplum kuruluşu ve çevre örgütü tarihi Pers Mezar Anıtı önünde düzenledikleri basın açıklamasıyla yapılması planlanan taş ocağını protesto etti.
Taş Ocağı proje tanıtım dosyasına göre, tarihi sit alanında dünya mirası mezar anıtının hemen yanında 25 bin ton tüf taşı çıkarılması hedeflenirken, bu hıza göre de kapasite 610 yıl olarak hesaplanıyor.
Basın açıklamasında, “Orman Alanı ve Tarım Arazisi” sınırları içerisinde kaldığı belirtilen projenin, planlama ve yer seçim ilkelerinin, bölgenin kapasite sorununun, kültürel varlıklara, su kaynaklarına, zeytinlik ve tarım alanlarına etkisinin değerlendirilmeden hazırlandığı vurgulandı. Projeye ilişkin ilk olarak ruhsat davası açılacağı, ayrıca ÇED Olumlu Kararı çıkması halinde ise idari dava ile iptal davası açılacağı belirtildi.
Yapılması planlanan taş ocağına karşı çıkanlardan biri de yüksek mimar ve restorasyon uzmanı Ercüment Kuyumcu. Tarihi Pers Mezar Anıtı’nın, 2000-2001 yılları arasında Foça Kazıları Başkanı Prof. Dr. Ömer Özyiğit ile restorasyon çalışmalarını tamamlayan Kuyumcu ilk olarak bölgenin tarihi değerine vurgu yapıyor: “Burası Anadolu’daki en eski ayakta kalmış monolitik tek yapıdan oyulmuş 2 bin 500 yıllık bir mezar anıtıdır. Persler bir dönem bütün Anadolu’yu ele geçirmişler. Beş tane valiliğe satraplık (Perslerin valilik atamaları) bölmüşler. Buradan daha sonra kıta Yunanistan’a kadar geçiyorlar. Maraton Muhaberesi’ne kadar giden 200 yıllık bir sürecin başlangıcı, burada önce Smyrna’yı (İzmir), ardından Lidya’nın başkenti Sfard’ı vuruyorlar. Daha sonra hemen buraya geliyorlar. Ölen bir prens kralları var, en başta da Kyros var, onunla eşinin mezarı olduğunu söylüyor, Ömer Özyiğit.”
“Bu mezarın etrafında, antik dönem taş ocakları var, başka kaya mezarları var. Araştırıldığı takdirde daha birçok şey çıkacak. Örneğin dere yatağının orada bir takım duvarlar çıktı”
Kuyumcu, “Bu proje tam bir cinayet, neresinden tutsal elimizde kalıyor” diyor. Nedenini ise şöyle açıklıyor: “Bu mezarın etrafında, antik dönem taş ocakları var, başka kaya mezarları var. Araştırıldığı takdirde daha birçok şey çıkacak. Örneğin dere yatağının orada bir takım duvarlar çıktı. Gölet var, arpa deresi var. Hemen üstünde orman, etrafında milyonlarca zeytin ağacı var. Bu anıt, yani Pers Kralı aslında burayı koruyor diyebilirim.”
“Diktiğim ağaçlar ölsün istemiyorum. Suyun geliş noktası da tam planlanan taş ocağının açıldığı yer”
Foça halkından, bölgede 20 yıldır zeytincilik faaliyeti yürüten emekli öğretmen Aynur Acar, taş ocağı yapılması durumunda, kendi diktiği 650 ağacın ocağın yaratacağı toz bulutundan yok olup gitmesini istemediğini vurguluyor: “Foça’nın tarım alanı çok dar. Bu dar alanda biz zeytincilik yapıyoruz. Burada taş ocağı olursa, bu dar alanı toz bulutu haline sokacağız. Dolayısıyla tarımı öldüreceğiz. Diktiğim ağaçlar ölsün istemiyorum. Suyun geliş noktası da tam planlanan taş ocağının açıldığı yer. O nedenle bu gölet (Arpadere göleti) atıl kalacak.”
“İnsan kaynaklı iklim krizi giderek büyürken, mevsim dışı hava olayları yaşarken, bu projeler doğanın bağrına hançer gibi saplanıyor”
İzmir Büyükşehir ve Foça Belediyesi Meclis Üyesi, aynı zamanda Deniz ve Kıyı Alanları Komisyonu Başkanı Hakan Barçın, öncelikle çevre halkının dayanışmasıyla söz konusu projeyi iptal ettirmek için her türlü hukuki süreci başlatacaklarını belirtiyor. “İnsan kaynaklı iklim krizi giderek büyürken, şu anda mevsim dışı hava olayları yaşarken, bu projeler doğanın bağrına hançer gibi saplanıyor” diyen Barçın, taş ocağı faaliyeti kapsamında bölgenin yeraltı sularının, toprağın kirleneceğini, bölge halkının da toz soluyacağını ve telafisi olmayan daha birçok tahribatının yaşanacağını vurguluyor.
“Toprağımızın zehirlenmesini kirlenmesini istemiyorum. İnsanlar bizden besleniyor”
Eylem alanına traktörüyle gelen çiftçi Semih Uzun da taş ocağına karşı çıkanlardan. Uzun, “Türkiye’de tarımcılık zaten ekonomik olarak bu kadar zor şartlar altındayken, bu ocaklara izin vererek bir de toprağımızın zehirlenmesini kirlenmesini istemiyorum. İnsanlar bizden besleniyor” diyor. Uzun, taş ocakları eğer bir ihtiyaçsa, bu ocakların tarım alanlarının dışında olması gerektiğini savunuyor.
“En önemlisi ise oluşacak toz bulutları çevredeki tüm canlıların ciğerlerine yapışacak”
Foça halkından çevre aktivisti Işık Güngördü de taş ocaklarının bilimsel değerlendirmelere göre, uzman kişilerin çalışmasıyla herhangi bir doğa tahribatı söz konusu olmadan ve bir ihtiyaç zorunluluğu varsa açılması gerektiğini belirtiyor. Güngördü, özellikle insanların ve diğer canlıların temiz hava soluma hakkına vurgu yapıyor: “Bu projeyle toprağın minerallerinin ve bitki örtüsünün yok olacağı çok net ve açık. En önemlisi ise oluşacak toz bulutları çevredeki tüm canlıların ciğerlerine yapışacak.”
“Taş ocağı istemiyoruz. Biz sağlık, eğitim, kültür alanında faaliyetler yürütmek istiyoruz”
Söz konusu projeyi gerçekleştirmemek için her türlü çabayı sarf edeceklerini belirten Foça Belediye Başkanı Fatih Gürbüz de proje iptali için gerekirse nöbet tutacaklarını belirterek, “Foça’da yaşayanlar tepkisiz, uyuşmuş insanlar değil denizi, havasını, köyünü seven insanlar. Belediye olarak açtığımız davaların hepsinin takipçisiyiz. Taş ocağı istemiyoruz. Biz sağlık, eğitim ve kültür alanında faaliyetler istiyoruz. Belediye başkanı olarak burada yaşayan bütün vatandaşların sağlığından sorumluyum” diyor.
Aslında, Foça’da Kocamehmetler Köyü’nde Damba Madencilik İnşaat Sanayi ve Tic. AŞ’ye ait 2016’dan bu yana faaliyet gösteren bir taş ocağı da mevcut. Bu taş ocağının faaliyetinin durdurulması için de özellikle köy halkı hukuki bir mücadele sürdürüyor. Mücadeleyi sürdürenlerden biri de Kocamehmetler Köyü’nden Ömer Atilla. Bölgede arıcılık faaliyeti yürüten Atilla ise, “Kocamehmetler’deki mücadele sürerken, burada ÇED süreci başladığı için burası açılmadan mücadeleye başladık. Bunun olumlu ilerleyeceğini düşünüyorum. Şu an mevcut taş ocaklarını da hep beraber durdurmamız gerekiyor. Suya, toprağa, zeytin ağaçlarına her şeye zarar veriyorlar” diyor.
“Verimli topraklarda, dünya mirasının yer aldığı bir yere taş ocağı yapmak akıl almaz bir durum”
Proje çevresinde zeytin ağaçları olan emekli ziraat teknikeri Mehmet Yıldız da taş ocağı istemiyor: “Doğamız zaten, hem birçok etkenlerden hem de iklim değişikliği nedeniyle bozulurken, burada verimli topraklarda havyanların gezdiği hemen yanında dünya mirasının yer aldığı bir yere taş ocağı yapmak akıl almaz bir durum. Taş ocağının buraya ciddi zararı olacak, suyumuz, topraktaki besinlerimiz hepsi zehirlenecek.”