31 Mart 2025
Malatya’da TOKİ ve OSB atıkları, DSİ’nin inşa ettiği gölete akıyor
Malatya’nın en önemli mesire alanlarından birinin yakınlarında bulunan suni bir gölet neredeyse bir kamu sağlığı tehdidine dönüştü. Kanalizasyon suları ve kimyasal atıklar, kentin can damarlarından bir olan Beyler Deresi’ne boşaltılarak DSİ’nin göletinde birikiyor
Malatya’da, Beyler Deresi üzerindeki bir gölet, kanalizasyon atıklarının akıtılması nedeniyle çevreyi ve kamu sağlığını ciddi bir şekilde tahrip ediyor. Malatyalıların hafta sonları nefes almak için sıkça uğradığı Gündüzbey ve Çırmıhtı yakınlarında bulunan gölet, 2016 yılında Devlet Su İşleri tarafından yapıldı. Göletin hemen yakınında ise Malatya Yeşilyurt Belediyesi tarafından yapılan Şehir Parkı bulunuyor.
Yeşilyurt, tarihi evleri, mesire alanları ve meşhur Dalbastı kirazının yetiştirildiği bahçeleriyle Malatya kent merkezinin hemen yanıbaşında doğayla iç içe bir belde. Komşu kasaba Gündüzbey ise şeftalileriyle tanınıyor. Malatya’nın en önemli akarsularından bir olan Beyler Deresi’nin Malatya istikametinde yeni yerleşim yerleri ve siteler inşa ediliyor. Bunlardan biri de, DSİ’nin yaptığı göletin yakınına inşa edilen ve bütün etapları tamamlandığında binlerce konuta ev sahipliği yapacak TOKİ sitesi. Ayrıca, Şehir Parkı’nın karşı kıyısında ise Malatya 1. Organize Sanayi Bölgesi bulunuyor.
Göletin başlangıcında, tarihi tren köprüsünün altından geçen kanalizasyon suları, TOKİ konutlarından ve organize sanayi bölgesinden (OSB) gelen atıklarla birleşiyor. Sağ tarafta, eski bir askeri alanın küçük sanayi sitesine dönüştürülmesiyle ortaya çıkan endüstriyel atık suları, sol tarafta ise yerleşim yerlerinden gelen kanalizasyon atıkları dere yatağında buluşarak suyun siyaha dönüşmesine, kötü kokuların yayılmasına ve sivrisinek ile karasinek popülasyonunun hızla artmasına neden oluyor. Özellikle tarım arazileri için büyük bir tehdit oluşturan bu kirlilik, kayısı bahçelerinin ve sebze dikim alanlarının sulanmasında ciddi sağlık riskleri yaratıyor.

Beyler Deresi, atık suların karışmasıyla ciddi bir kirliliğe maruz kaldı. Fotoğraf: Celil Kocataş
İnönü Üniversitesi öğretim görevlisi ve jeoloji uzmanı Profesör Dr. Mehmet Önal, Beyler Deresi göleti yapılırken bölgenin jeolojik yapısının dikkate alınmadığını belirtiyor. “Beyler Deresi barajının formasyonu gözenekli, geçirimli ve kuzeye eğilimlidir. Bu özellikler barajın inşası için uygun değildir. Bu özellikler barajın su tutma kapasitesini ciddi şekilde etkiler,” diyor Önal. Bu sebeple de gölet, atıkların bertaraf olmadığını biriktikçe biriktiği bir foseptik çukuruna dönüşüyor. Önal, binlerce depremzedenin yerleşeceği İkizce konutlarının da yine bu bölgede yapıldığına dikkat çekiyor. “Etrafında binlerce insanların yaşadığı bölgede yine bölgeye yapılan İkizce deprem konutlarının atık sularının da gölete aktarılması söz konusuyken çevre felaketinin boyutu dahada büyüyecektir,” diyor Önal.
En acil sorunlardan biri ise TOKİ konutları. Kurak bir bölgeye inşa edilen bu konutlarla birlikte, bölgedeki toplam konut sayısı 20 bine ulaşacak. Ancak, TOKİ konutlarının bulunduğu alanda göletin kirliliği nedeniyle ağır bir lağım kokusu hissediliyor ve yoğun bir sinek popülasyonu gözlemleniyor. Gölette kanalizasyon atıklarının yanı sıra fabrikalardan deşarj edilen kimyasal atıkların da bulunabileceğinden endişe ediliyor. Nitekim, tıpkı Beyler Deresi gibi birçok fabrikanın atıklarının boşaltıldığı Şahnahan Deresi’nin suları, çevredeki küçük sitelerde meyve ağaçlarını sulamak için kullanılıyor. Görüştüğüm gıda mühendisleri, kirli suların sulama amacıyla kullanılması durumunda, zararlı kimyasalların tarım ürünlerine karışabileceği, toprakta birikebileceği ve yeraltı ile diğer yüzey sularına ulaşarak daha geniş çaplı bir kirliliğe yol açabileceği konusunda uyarıyor.
Beyler Deresi, Malatya’nın ekolojik dengesinin temel taşlarından birini oluşturuyor. Akarsu, zengin biyoçeşitliliğe ev sahipliği yaparak pek çok bitki ve hayvan türü için yaşam alanı sunuyor. Ayrıca, bölgedeki tarım faaliyetleri için doğal bir su kaynağı oluşturduğundan, yerel ekonomiye de önemli katkılar sağlıyor. Tüm bu nedenlerle, çevresel kirliliğin önlenmesi ve Beyler Deresi’nin korunması, hem doğal yaşamın sürdürülebilirliği hem de insan sağlığının korunması açısından büyük önem taşıyor.

Gölet ve çevresindeki kirlilik, büyük bir koku ve sinek popülasyonuna yol açıyor. Fotoğraf: Celil Kocataş
Bu haber Birleşik Krallık Ankara Büyükelçiliği İkili İşbirliği Programı desteğiyle yürütülen program kapsamında yayınlanmıştır. İçeriği P24’ün sorumluluğundadır. Birleşik Krallık Büyükelçiliği içerikten sorumlu tutulamaz.