Küresel İklim Eylemi günü gençler "Geleceğimiz ellerinizde" yazılı pankart taşıyor. | Fotoğraf: Yasin Akgül. 20 Eylül, 2019. Kadıköy, İstanbul.

26 Mayıs 2023

Siyasi partilerin
iklim gündeminde neler var?

Seda Karatabanoğlu

Yeni meclis döneminde iklim krizinin yıkıcı etkileri siyasi partilerin de gündeminde. Partilerin çevre konularından sorumlu başkan ve vekilleriyle iklim hedeflerini konuştuk

Türkiye’nin yer aldığı Akdeniz havzası, küresel iklim değişikliğinden en fazla etkilenen bölgelerden biri. Bu etkiler geniş alanda günler süren orman yangınları, beklenmeyen hava olayları, sıcak hava dalgası, kuraklık ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi pek çok soruna yol açıyor. 

Tarım ve Orman Bakanlığı, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’nün 2021 yılında yayınladığı İklim Değişikliği ve Tarım Değerlendirme Raporuna göre, iklim krizinin Türkiye’de etkilemeyeceği bölge ve tarımsal ürün yok. TBMM Küresel İklim Değişikliğinin Nedenlerini ve Alınacak Önlemleri Araştırma Komisyonu’nun 2021 yılında yayınladığı rapora göre ise bulunduğumuz yüzyılın son çeyreğinde (2071-2099) Türkiye’de yaz aylarında sıcaklıklar 6 dereceye kadar artabilir, yağış miktarlarında ise aynı dönemde yüzde 60’lık azalmalar görülebilir.

İklim krizi bu yıkıcı etkileri nedeniyle siyasi partilerin ve politika yapıcıların da gündeminde yer alıyor. Yeni meclis döneminde Türkiye’de nasıl bir iklim politikası uygulanacak? Gezegen24 olarak siyasi partilerin çevre konularından sorumlu başkan ve vekillerle konuştuk. 

İklim göçü

İklim göçü, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 14 Mayıs öncesi yayınladığı bir video ile yeniden gündeme geldi. Önlem alınmazsa Fırat ve Dicle nehirlerinin önümüzdeki 20 yılda kuruma riskiyle karşı karşıya kalacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, kuraklığın Türkiye ve güney komşularını etkileyeceğini belirtiyor. 

“Karbonsuzlaştırma politikasını ve uluslararası standartlarda kabul edilen iklim kriziyle mücadele eylem planlarını kabul edip uygulamak gerekiyor”

Doğa Hakları ve Çevre Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç. | Fotoğraf: Öztunç’un arşivi.

CHP’nin yeni dönemdeki iklim politikalarını değerlendiren Doğa Hakları ve Çevre Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, parti olarak yaptıkları araştırmalar sonucunda çok sayıda yurttaşın, iklim koşulları daha uygun bölgelere ve ülkelere göç etme eğiliminde olduğunu tespit ettiklerini söylüyor, “İklim değişikliği Anadolu’da kuraklığa neden oluyor. Yaz aylarında sel ve orman yangınlarıyla karşı karşıya kaldık. Tüm bu afetler coğrafyanın değişmesine neden oluyor. Bu değişim de yurttaşların yaşadıkları yerlerden başka yerlere taşınmasına neden oluyor.”

İklim göçünü durdurmak için Paris Anlaşması’na birebir uymak gerektiğini ifade eden Öztunç, “Karbonsuzlaştırma politikasını ve uluslararası standartlarda kabul edilen iklim kriziyle mücadele eylem planlarını kabul edip uygulamak gerekiyor” diyor.

Kömürden çıkış

Emisyonların azaltılması için kömürle çalışan tüm santrallerini kapatılması gerektiğini vurgulayan Öztunç, “Kömürlü santrallerin kapatılma takvimi hâlâ belirlenmedi. Avrupa’da tarih belirlemeyen dört ülkeden biriyiz. Kömürü terk etmeye ilişkin bir uygulama yok” diyor. 

CHP’nin mecliste muhalefet bloğunda yer aldığını ve iklim politikalarına dair nasıl bir yol izleyeceklerini sorduğum Öztunç “Cumhurbaşkanlığını aldığımızda cumhurbaşkanlığı genelgeleriyle ilerleyeceğiz. Zeytinlik alanlarındaki maden işletmelerine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Zeytinlik yasasını çıkaracağız ve kati bir şekilde uygulayacağız. Zeytinliklere maden ya da konut yapımına izin vermeyeceğiz” şeklinde yanıtlıyor.

“İklim eyleminin birinci adımı kömürden çıkmaktır. Emisyonlarımızın yüzde 70’i enerji kaynaklı. Devlet sahip olduğu fonları kömürden çıkış ve çıkışa teşvik için kullanmalı”

Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Özlem Teke. | Fotoğraf: Teke’nin arşivi.

İklim ve ekoloji odağında kurulan Yeşiller Partisi konuştuğumuz diğer siyasi partilerden farklı bir konumda. Yeşiller Partisi’nin kuruluşu 3 yıla yakın süredir İçişleri Bakanlığı tarafından engelleniyor. Konuyu yargıya taşıyan Yeşiller Partisi, Ankara 8. İdare Mahkemesi’ne açtığı davada, İçişleri Bakanlığı hakkında, kuruluş dilekçe ve belgelerine alındı belgesi vermeme gerekçesiyle haksız eylem yaptığına hükmedildi. Ancak parti siyasi kuruluşunu halen tamamlamış değil. 

İçişleri Bakanlığı’nın engellemesine takıldıklarını belirten Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Özlem Teke, “Kuruluşumuzun engellenmesi Türkiye’de mevcut iktidarın bizim gibi doğayı ve iklimi odağına alan bir partinin varlığından hoşnut olmadığı gösteriyor. Ancak bu durum bizi siyaset yapmaktan alıkoymadı. Odağımıza aldığımız iklim, ekoloji, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konulara siyaset yapmaya devam ediyoruz. Tüm siyaseti etkiyebilecek bir yeşil siyaset için  Türkiye’deki demokratik alanın genişlemesi gerekiyor” diyor. 

Teke de hükümetin gündeminde kömürden çıkış planı olmadığı görüşünde, “Küresel anlamda da iklim eyleminin birinci adımı kömürden çıkmaktır. Bu adım Türkiye için çok önemli. Emisyonlarımızın yüzde 70’i enerji kaynaklı. Devlet sahip olduğu fonları kömürden çıkış ve çıkışa teşvik için kullanmalı. Ancak mevcut durumda yeni termik santral projeleri var. Yutulmuş köylere, tarım arazilerimizi ve zeytinliklerimizi kaybetmemize rağmen kömürden çıkış hala gündem değil. Kömürden çıkışta adil bir geçiş süreci yürütülmesi. Yeşiller Partisi olarak acil talebimiz budur” diyor. 

Türkiye’nin 2053’teki karbon nötr hedefinin gerçekçi olmadığını belirten Teke, 2053’ten önce 2030 hedefinin kritik olduğunu ve bu hedefe dair gerekli adımların atılmadığını belirtiyor, “Türkiye’nin 2020 emisyonları belliydi ve bunun üzerinden yüzde 30-35 oranın bir azaltımla 2030 hedefini belirlemesi gerekiyordu. 2030’a kadar hiç gerçekçi adım atılmadan, tutarlı bir politika izlemeden ve birden 2053’e gelindiğine karbon nötr seviyesine ulaşmak mümkün değil. Konuyla ilgili çalışan uzmanlar ve sivil toplum kuruluşları hükümete yüzde 30-35 oranında bir azaltımın mümkün olduğunu çalışmalarla sunmuşlardı oysa.” 

“İklim krizi sadece azaltım hedefleri üzerine kurulamaz. Ekolojik varlıkların ivedilikle korunması ve iyileştirilmesi de bir iklim hedefi olmalıdır”

HDP Ekoloji Komisyonu Eş Sözcüsü Menekşe Kızıldere. | Fotoğraf: Kızıldere’nin arşivi.

İklim krizi konusunda 27. Dönem parlamentosunda en fazla önerge veren ve iklim krizi mücadelesinde toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan Halkların Demokrat Partisi (HDP) Ekoloji Komisyonu Eş Sözcüsü Menekşe Kızıldere de termik santralleri kapatmadan ve yeni termik santral projelerini iptal etmeden ikim krizine ilişkin samimi bir mücadele vermenin mümkün olmadığını vurguluyor ve ekliyor: İklim krizi sadece azaltım hedefleri üzerine kurulamaz. Son 21 yılda ekolojik varlıklar başta orman ve su varlıkları olmak üzere çok fazla zarar gördü. Ekolojik varlıkların ivedilikle korunması ve iyileştirilmesi de bir iklim hedefi olmalıdır.

Ulusal Katkı Beyanı

Ulusal Katkı Beyanı Paris Anlaşması’na taraf ülkelerin, ulusal koşulları çerçevesinde kendi belirledikleri bağlayıcı olmayan emisyonları azaltma ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlama hedefi olarak tanımlanıyor. 2022’de Mısır’da düzenlenen Küresel İklim Değişikliği konferansı COP27’de Türkiye Ulusal Katkı Beyanı’nı 2030 yılı için yüzde 41 oranın azaltım şeklinde açıklamıştı.

Bu oran hem siyasiler hem de iklim aktivistleri tarafından gerçekçi olmadığı için eleştirilmişti. İYİ Parti Gençlik Politikaları Başkanlığı Çevre ve Ekoloji Politikaları Başkan Yardımcısı Merve İnan da, bu oranın gerçekçi olmadığını düşünüyor, “Yeni meclis dönemindeki hedeflerimizden biri Ulusal Katkı Beyanı’nın güncellenmesini talep etmek. 2050’de yılında karbon nötr hedefini sağlayacak gerçekçi bir azaltım hedefini sağlamak olacak.”

“Fosil yakıt kullanımının azaltılması, temiz yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişte ciddi politikaların oluşturulması için baskı kuracağız”

İYİ Parti Gençlik Politikaları Başkanlığı Çevre ve Ekoloji Politikaları Başkan Yardımcısı Merve İnan. | Fotoğraf: İnan’ın arşivi.

 

Avrupa’nın 2030 yılına kadar karbon salınımlarını yüzde 55 oranında azaltma ve 2050 yılına kadar dünyanın ilk karbon nötr kıtası olma hedefini kayıt altına alan Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde Yeşil Ekonomiye Geçiş Programı’nın yürürlüğe girmesini talep edeceklerini belirten İnan, “Sınırdan karbon düzenleme mekanizması uygulamasını yürürlüğe girmesini ve fosil yakıt kullanımının azaltılması, temiz yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişte ciddi politikaların oluşturulması için baskı kuracağız” diyor. 

14 Mayıs’ta 15 vekil ile meclise giren DEVA Partisi de  Ulusal Katkı Beyanı’nı değiştirmeyi talep edeceklerini söylüyor. DEVA Partisi İstanbul Milletvekili ve Doğa Hakları ve Çevre Politikaları Başkanı Başkanı Evrim Rızvanoğlu, “İklim politikalarını gerçekleştirmek için ivedikle uyum politikalarının hazırlanması ve uygulanması için sürekli takipte olacağız. Hükümetin tamamen akıl-mantık dışı hazırladığı Ulusal Katkı Beyanı üzerine yeniden çalışarak, gerekli tüm paydaşlarla görüşerek güncellenmesini talep edeceğiz” diyor. 

Enerji politikaları 

İklim krizinin kaderini belirleyecek enerji politikalarını sorduğumda İYİ Partili İnan, yenilenebilir enerji kaynakları için teşvik ve destek paketlerleri oluşturacaklarını belirtiyor, “Elektrikli araç ekosistemini geliştirmek için elektrifikasyon stratejisi geliştireceğiz, nükleer enerjide yerli teknolojilerin ve insan kaynağının geliştirilmesi için yeni nesil teknolojiye dayalı nükleer araştırma ve geliştirme merkezinin kurulması için çalışacağız” diyor. 

Türkiye’nin plastik atık ithalatına dikkat çeken İnan, “Yılda 618 bin tondan fazla plastik atık ithalatı gerçekleştiriliyor. Atık ithalatından vazgeçilmesi için bir takvim doğrultusunda hareket edeceğiz.  Çevre Kanunu’nun doğa hakları temelinde yeniden düzenlenmesi, iklim teknolojilerine yatırım yapan şirketlere vergi teşviki ve finansal desteklerin verilmesi, kaynağında karbon yakalama ve depolama sistemlerine ilişkin ARGE çalışmalarını desteklemesi ve çevre bilincinin kazanılması için eğitim müfredatına çevre, doğa ve hayvan sevgisi konulu derslerin eklenmesi yeni dönemdeki çalışma alanlarımız olacak” diyor. 

“Bizler, bilimi dinleyerek ülkemizi en isabetli yollardan net sıfır geleceğine taşımak istiyoruz. Bugünkü şartlar altında, bu hedefimizi, başka büyük ölçekli nükleer enerji santralleri yapmadan başarabileceğimiz düşünüyoruz”

DEVA Partisi İstanbul Milletvekili ve Doğa Hakları ve Çevre Politikaları Başkanı Başkanı Evrim Rızvanoğlu. | Fotoğraf: Rızvanoğlu’nun arşivi.

DEVA Partili Rızvanoğlu da güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verdiklerini söylüyor, “Önümüzdeki yıllarda ekonomimiz büyüdükçe enerji ihtiyacımız artacak. Yeşil dönüşümü gerçekleştirebilmek için bir yandan karbon salımına neden olmayan yenilenebilir enerji üretimini, diğer yandan da enerji verimliliğini artırmamız gerekiyor.”

Nükleer enerji politikalarına da değinen Rızvanoğlu, “Akkuyu Nükleer Santral projesinde madalyonun iki yüzü var. Bir yüzünde tam kapasite devreye girdiğinde elektrik ihtiyacımızın yaklaşık yüzde 10’una kadarını neredeyse karbonsuz karşılayabilir. Bunu değerlendirmek, gerçekçi azaltım politikalarıyla 2050’den net sıfıra ulaşma yolculuğumuzu hızlandırabilir. Ancak madalyonun diğer yüzüne baktığımızda  sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmediğini görüyoruz. Projenin ciddi bir denetime ihtiyacı olduğu çok kez ifade edildi. Soğutma suyunun yetersizliği, eski bir teknoloji olması, Rosatom şirketiyle yapılan anlaşmanın içeriğinde, atık yönetimi, işin maliyeti gibi birçok konuda sorun ve bilinmezlik mevcut” diye cevaplıyor. 

DEVA Partisi’nin enerji gündeminde Akkuyu gibi başka bir nükleer santral projesinin olmadığının altını çizen Rızvanoğlu şöyle devam ediyor: Bizler, bilimi dinleyerek ülkemizi en isabetli yollardan net sıfır geleceğine taşımak istiyoruz. Bugünkü şartlar altında, bu hedefimizi, başka büyük ölçekli nükleer enerji santralleri yapmadan başarabileceğimiz düşünüyoruz; çünkü ülkemizin yenilenebilir potansiyelinin farkındayız ve bunu en iyi sekilde degerlendirmenin siyasi iradeden geçtiğini biliyoruz.

HDP’li Kızıldere ise enerjide, enerji kooperatiflerinin önünü kapatan sistem yönetimi ile iklim hedeflerini tutturmanın mümkün olmadığını belirterek, Şu andaki tabloya bakınca iklim acil durumu ilanı ve yerel ve ulusal iklim adaptasyon planları da aciliyet taşımaktadır” diyor. 

Türkiye İşçi Partisi (TİP) 14 Mayıs’ta 4 vekilini meclise gönderdi. Yeni meclis dönemindeki iklim politikalarını konuştuğum TİP Bilim Kurulu Üyesi İlke Bereketli planlı, kamucu ve doğa yararına yenilenebilir enerjiyi desteklediklerini aktarıyor, “Sırf karbon salınımı olmadığı için nükleer enerjinin fosil yakıtlara alternatif  temiz enerji olarak sunulmasını kabul etmiyoruz.” 

TİP’e oy veren 1 milyona yakın yurttaşın ekoloji ve iklim politikalarında yaşama öncelik verdiğine dikkat çeken Bereketli, “Eğer memlekette bir hesaplaşma sürecine gireceksek burada ilk sıralara doğamızı, ormanlarımızı, derelerimizi talan eden yağmacı şirketlerle ve onlara alan açan iktidarla hesaplaşmanın konulması gerektiğini düşündüklerini biliyoruz. Mücadelemizi hız kesmeden bu yönde sürdüreceğiz. Partimizin iklim politikası halkın ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda, doğal varlıklara zarar vermeden, ekolojik dengeyi gözetmeyi amaçlıyor” diyor. 

Kızıldere ise ayrıca İstanbul’da yaratacağı ciddi çevre tahribatı nedeniyle uzmanların yapılmaması konusunda uyardığı Kanal İstanbul Projesi bütçesinin orman varlıklarının iyileştirmesi yönünde harcanması gerektiğini vurguluyor, Mega projelerin finansal kara delikler olduğunu biliyoruz. Mega projeler ekolojik varlıklara verdikleri zararlar bakımından da iklim düşmanı yatırımlardır. Bu sebeple Kanal İstanbul projesi gelecek kuşakların dahi iklim mücadelesini zorlaştıracak bir projedir. Bu sebeple iptal edilmesi ve bu proje için ayrılan bütçenin orman varlıklarını iyileştirmeye harcanması gerekmektedir.

Tarım politikaları

İklim krizinin yarattığı tahribat en hızlı ve derinden bir şekilde tarım sektöründe görülüyor. Geçen Nisan ayında II. Tarım Konferansı’nı düzenleyen TİP’in iklim krizinin getirdiği tarımdaki sorunlara dair çalışmalarını anlatan Bereketli, “1980’lerde uygulanmaya başlayan tarımda neoliberal dönüşüm politikalarının tarımı neredeyse bitme noktasına getirdi. İklim krizi de bu durumu büyük ölçüde katmerledi” diyor. 

“Toprağın bereketini ve direncini koruyacak, iklim değişikliğine direnç sağlayacak ve halk sağlığını gözetecek geleneksel ve modern ‘agroekolojik’ uygulamaların yaygınlaştırılmasını savunuyoruz”

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Bilim Kurulu Üyesi İlke Bereketli. | Fotoğraf: Bereketli’nin arşivi.

Kuraklık, ürün deseninin azalması, tarım arazilerinin daralması, buna bağlı olarak gıda krizi, gibi çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu vurgulayan Bereketli, Enerji, maden vb. yatırımlar yüzünden verimliliğini kaybetmiş tarım arazilerinin rehabilite edilmesini, uzun vadede petrole dayalı dış girdi kullanımı ihtiyacını düşürecek, toprağın bereketini ve direncini koruyacak, iklim değişikliğine direnç sağlayacak ve halk sağlığını gözetecek geleneksel ve modern ‘agroekolojik’ uygulamaların yaygınlaştırılmasını savunuyoruz” diyor.  

DEVA Partili Rızvanoğlu ise, tarım teknolojilerinin iklim kriziyle mücadelede kilit rol oynadığını vurguluyor, “Yeni tarım teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanımıyla birlikte, onarıcı tarım tekniklerinin de yaygınlaştırılması sayesinde tarımsal faaliyetlerde verimliliği artırabiliriz. Belirtmek gerekir ki su kullanımının en yoğun olduğu sektörlerden biri tarım sektörü. Son dönemde çok dikkat çekilen küresel ölçekteki su kıtlığı da tüm dünyadaki yaşamı tehlikeye atıyor. Bu sebeple de tarım faaliyetlerinde su yönetiminin iyi yapılmasını da desteklemeliyiz.”

Organik tarım faaliyetlerine teşvik verilmesi gerektiğini belirten Rızvanoğlu, “Sağlıklı gıdaya herkesin erişebilmesi gerek. Kaldı ki Yeşil Mutabakat sürecinde Avrupa Birliği’nin de böcek ilacı ve kimyasal gübre kullanımını kısıtlamaya yönelik düzenlemeleri mevcut. Dolayısıyla organik olmayan tarım ürünlerinin artık AB’ye ihracı da zorlaşıyor” diye konuşuyor. 

TİP ve Yeşiller Partisi işbirliği

Kuruluşu İçişleri Bakanlığı tarafından engellenen Yeşiller Partisi üyelerinin TİP listelerinden milletvekili adayı olduğunu anımsattığım Bereketli, iki parti arasındaki iletişimi şöyle aktarıyor: 

Yeşiller Partisi’nden dostlarımızla partilerinin kuruluş sürecinde yaşadıkları bürokratik sorunlar üzerine uzun süredir diyalog halindeydik. Kendilerine uygulanan bu anlamsız, siyaset yapmalarını engelleyici muameleye karşı yanlarında olduk, meclis kürsüsünden seslerini duyurmalarına destek olmaya çalıştık. Ekoloji politikaları konusunda iki farklı parti olarak elbette farklı yaklaşımlarımız olabilir ancak ortaklaştığımız noktalar da bizim için önemlidir. Tüm bunları değerlendirerek Yeşiller Partisi’nden arkadaşlarımıza, eş sözcülerine bir dayanışma iradesi olarak TİP listelerinde yer açtık.”

Yeşiller Eş Başkanı Özlem Teke ise iki parti arasındaki işbirliğini “Türkiye İşçi Partisi’nin açtığı alan üzerinden kendimizi ve politikalarımızı daha görünür kılmak için seçim sürecine dahil olduk ve odamıza aldığımız politikaları da duyurmaya çalıştık” cümleleriyle açıklıyor. 

Konuştuğumuz siyasi parti yetkililerinin öne çıkardığı konuların başında Paris Antlaşması’nın uygulanması ve kömür enerjisinden çıkış yer alıyor. Ancak fosil yakıt ve yenilenebilir enerji projelerini listeleyen Global Energy Monitor’ün kömürlü termik santralleri değerlendirdiği rapora göre Türkiye, planlanan kömürlü termik santral kapasitesi bakımından Çin ve Hindistan’ın ardından üçüncü sırada yer alıyor.  

 

 

 

*İklim hedeflerini sormak için ulaştığımız, Ak Parti Konya Milletvekili ve TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyıldız’ın danışmanı program yoğunluğu nedeniyle cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turundan sonra sorularımıza yanıt verebileceklerini belirttiler. Altunyıldız’ın yanıtları ulaştığında yazıya eklenecektir.