Havanın giderek kurulaşması ve düşen yağışın hızlıca buharlaşması nedeniyle Van Gölü'nün suları giderek çekiliyor. | Fotoğraf: Özlem Tekin

25 Ocak 2022

Van Gölü’nün suları kuraklıktan çekiliyor, rengi kirlilikten değişiyor

Özlem Tekin

Küresel iklim değişikliği, kuraklık ve kirlilik hem Van Gölü’nü, hem gölün içinde yaşayan canlıları hem de gölün havzasında yaşayan insanları olumsuz etkiliyor. Yapılan “eylem planları” ise sözde kalıyor

Türkiye’nin en büyük gölü kuraklık ve kirliliğin pençesinde. Van Gölü’nün çevresindeki kirlilik son birkaç yıl içinde ciddi boyutlara ulaştı ve gün geçtikçe artıyor. Van Çevre Derneği’nin verilerine göre her gün kıyılardaki yerleşimlerden yaklaşık 56 bin metreküp kanalizasyon atığı göle akıtılıyor. Kanalizasyon atıklarının büyük ölçüde göle boşaltılması ve sahil kenarına atılan çöplerin yanı sıra, iklim krizi ve kuraklık da bu kirlilikte etkili. Gölün suları gözle görülür biçimde her geçen gün biraz daha çekiliyor. Özellikle biyolojik atıkların arttığı yaz mevsiminde, kirlilik gölün birçok noktasında insan sağlığını tehdit edebiliyor.

Van Gölü 600 bin yıl öncesine dayandığı tahmin edilen tarihiyle, doğusunda Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş gibi hem tarihi hem de doğal güzelliklere sahip adalarıyla, bir de sodalı suları nedeniyle turkuaza çalan rengiyle çok özel bir yere sahip. Ancak göl zaman zaman doğal turkuaz rengini kaybederek gri ya da kahverengine dönüşüyor. Doğa savunucuları gölün dışarıya akışının bulunmadığını vurguluyor. Bu nedenle gölün etrafında doğaya verilen her zarar, gölün içine düşen her atık gölde kirlilik yaratıyor.

Her gün kıyılardaki yerleşimlerden yaklaşık 56 bin metreküp kanalizasyon atığı göle akıtılıyor. Van Gölü’nün kirlenmesindeki sebeplerden biri de son yıllarda gelişme gösteren sanayileşme

Peki, Van Gölü’nü tehlikeye sürükleyen fiziksel ve biyolojik kirlilik için önlemler alınıyor mu? Bu kirliliği önlemek için neler yapmak gerekiyor? Van Çevre Derneği Başkanı Ali Kalçık, Van Gölü için yapılan planların hiçbirinin yerine getirilmediğinin altını çiziyor. “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Van Büyükşehir Belediyesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı ve Edremit Belediyesi işbirliği ile Van Gölü’nü koruma eylem planı yapılıyor. Üstelik Van Gölü ile ilgili sürekli planlar yapıldığı medyaya da duyuruluyor. Planlar yapılırken de biz çevreciler asla çağırılmıyoruz. Kendi aralarında planlar yazıp çizip asla hayata geçirmiyorlar.”

Atıksu deşarjları gölün rengini değiştiriyor

Endüstri atıkları, yağlar, sentetik deterjanlar, pestisitler, yapay organik kimyasal maddeler Van Gölü’nü kirleten unsurların başında geliyor. Katı atıklardan özellikle plastikler, uzun süre çürümeden kalması nedeniyle çevrede en fazla göze çarpan kirletici durum olarak karşımıza çıkıyor. Yöre halkının yeteri kadar çevre bilincine sahip olmaması ve atıkların görevliler tarafından zamanında toplanmaması da katı ve sıvı atıkların derelere boşaltılmasında etkili oluyor.

Gölün kirlenerek renk değiştirmesinde ise kendisine pis su taşıyan derelerin yanı sıra arıtma tesislerinden çıkan suların deşarj edilmesi de etkili oluyor. Kaçak, yapımı yıllardır süren arıtma tesislerinin, ödenek eksikliği öne sürülerek yapım süreci uzatıldığını belirtiyor. Ayrıca Van Gölü’nün kirlenmesindeki sebeplerden biri de son yıllarda gelişme gösteren sanayileşme. Erciş Şeker Fabrikası, Van Oto ve Organize Sanayi Sitesi, Van-Et ve Van Çimento Fabrikası havza ve çevresinde akarsuları kirleten sanayi bölgelerden bazıları. Havzada gerekli önlemler alınmazsa sanayinin su kirliliği üzerine etkisinin daha da büyük olacağı öngörülüyor.

Van Çevre Derneği Başkan Yardımcısı Arzu Dinçer.

“Uzmanlara göre havanın giderek kurulaşması nedeniyle düşen yağış hızlıca buharlaşıyor. Çözüm ise HES’ler yerine güneş enerjisi”

“Havzanın bazı noktalarına arıtma tesisi yaptılar. Maliyeti çok yüksek olduğu için çalıştırılmıyor. Diyelim ki arıtma tesisleri çalıştırıldı, geriye kalan havzalar ne olacak?” diyor Kalçık. Tedbir alınmazsa Van Gölü’nün balçık çukuruna dönüşeceği konusunda uyaran Kalçık, kirliliğin üç temel etkeni olduğunu söylüyor: “Bunlardan birincisi kanalizasyon atıklarının arıtılmaması. İkincisi, gölü besleyen akarsuların bir kısmının yerleşim alanlarından geçiyor olması ve bunların filtrelenme sisteminin olmaması. Üçüncüsü ise evsel atıklar. Bunlar çözüme kavuşmadıkça Van Gölü çöplüğe dönüşecektir.”

Van Çevre Derneği Başkan Yardımcısı ve doğa savunucusu Arzu Dinçer de gölün daha fazla kirlenmesini önlemek için biyolojik arıtmanın tam kapasiteli olarak çalışması gerektiğine dikkat çekiyor. Dinçer ayrıca kuraklık ve göl çevresindeki ırmaklara inşa edilen barajların gölün sularının çekilmesindeki etkili olduklarına da değiniyor: “Van Gölü’nün suyu iklim değişikliği, kuraklık nedeniyle ciddi bir şekilde çekildi. Bunun birçok nedeni var tabii. Özellikle HES’lerin neden olduğu ekolojik tahribat, tarihi belleğin silinmesine, yüzlerce endemik bitki türü ve canlının yok olmasına neden oluyor. Örneğin, Erciş’te yapılan barajdan dolayı binlerce balık öldü.”

TEMA Vakfı Van Edremit İlçe Temsilcisi Bahise Erdem.

“Van Gölü’nün endemik tek balık türü olan inci kefali tehdit altında, Erciş Çelebibağ bölgesinde ise Flamingo kuş göç yolu kurumak üzere”

Kuraklık en büyük etkisini ise Van’ın çevresinde bulunan irili ufaklı göllerde gösteriyor. “Van Özalp’taki küçük göllerden Akgöl, Değirmigöl, Sıhke Gölü ve Zernek baraj gölü kuruyarak çöle döndü,” diyor Dinçer. “Uzmanlar havanın giderek kurulaştığını ve düşen yağışın hızlıca buharlaştığını söyleyerek uyarılarda bulunuyor. Çözüm ise, barajlar ve HES’ler yerine güneşin başkenti olan bu kente yenilebilir enerji yani güneş enerjisi kurulması. Tüm bunların dışında ise, herkesin bilinçli olması gerekiyor.”

TEMA Vakfı Van Edremit İlçe Temsilcisi Bahise Erdem ise, Van Gölü havzasının kurumasındaki diğer etkenler olarak ağaçlandırmanın olmayışı, yanlış sulama, kıyı şeritleri ve kum ocaklarının kıya yakın kurulmasını gösteriyor. Van Gölü’nün su seviyesinin uzun yıllardır bu kadar düşmediğine dikkat çeken Erdem, “tüm bu olumsuzluklar sonucunda Van Gölü’nde yaşayabilen endemik tek balık türü olan inci kefali de tehdit altında. Erciş Çelebibağ bölgesinde ise Flamingo kuş göç yolu kurumak üzere. İki kilometreye yakın bataklık kurumak üzere” diyor.

Erdem önlemler alınmadığı takdirde göldeki biyolojik çeşitliliğin kaybolabileceği konusunda uyarıyor.

“Kamu kurumları en güzel kıyıları işgal ediliyor”

Van Gölü’nün kirliliğinde pay sahibi başka sorun ise, çevresinde büyük bir öneme sahip olan sazlıkların hepsinin imara açılması. Van Çevre Derneği Başkanı Ali Kalçık, göl kıyısı boyunca ve özellikle yerleşim bölgelerinde yazlık siteler, plaj yolları ve dolgu yapıldığına işaret ediyor. “Böylelikle, sazlıkların biyolojik arıtma görevini ve gölde yaşayan canlıların yaşam alanını, oksijen kaynağını da yok ettiler,” diyor.

Van Gölü’nün kıyısında çöp ve evsel atıklar sıklıkla görülüyor. | Fotoğraf: Özlem Tekin

Van Gölü kıyısındaki yapılaşma sadece turistik alanlarla sınırlı değil. Birçok yeni kamu kurumu binası da göl kenarına inşa ediliyor. Kalçık, Van Gölü çevresinde, özellikle Edremit ilçesinde vali konağı, DSİ, Karayolları Müdürlüğü ve jandarma karakolu gibi kurumların en güzel kıyıları tutarak vatandaşın girişlerini de engellediğinin altını çiziyor.

Van Çevre Derneği ayrıca belediyeyi atık yönetimi konusunda önlem almaya çağırıyor. “Sadece Van merkezde günde yaklaşık olarak 30 bin metreküp kanalizasyon atığı atılıyor,” diyor Kalçık. “Böylelikle Van Gölü belediye tarafından da vahşice kirletiliyor. Bunun başka bir tanımı yok.”

Suyun içerisindeki kirletici maddeler suyun kalitesini olumsuz yönde etkilerken, kuraklıkla beraber suyun seviyesini de hızla azalıyor. Bu seviye değişimi de göl çevresindeki yerleşimlere, tarım alanlarına, limanlara, turizm tesislerine de zarar veriyor.

Kalçık, hazırlanan eylem planlarının açıklanıp bir an önce uygulanmasının önemini vurguluyor. “Van Gölü Koruma Eylem Planı lütfen sözde kalmasın. Artık akıbetini bilmek istiyoruz. İleri biyolojik arıtma tesisinin çalışıp çalışmadığı denetlenmeli ve çalışmalar titizlikle sürdürülmelidir.”