Yedikule ve tren, 1950. | Fotoğraf: Jack Birns, Life dergisi arşivi.

27 Ekim 2022

Yedikule Tren İstasyonu yeniden açılıyor: “Bir tarih kayboldu”

Onur Dalar

Yedikule Tren İstasyonu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın yenileme projesi kapsamında 2023’te açılıyor. Ancak bir kentsel projede daha tarihi ve endüstriyel mirası korumak yerine özel mülkiyete dayalı yapılaşmaya öncelik tanındı

İstanbul’a yaklaşık 140 yıl önce hizmet vermeye başlayan, kentin kültürel değerlerinden Yedikule tren istasyonu, Marmaray projesi gerekçe gösterilerek 12 Ağustos 2013’te kapandı. Osmanlı’nın Avrupa demiryolları ile ilk bağlantısı olan istasyon, Sirkeci’den Halkalı’ya kadar uzanan banliyö hattının seferlerinde 1950’lerden 2013’e kadar her gün binlerce yolcunun uğradığı duraklardan biriydi.

Şimdilerde, Yedikule tren istasyonunu da kapsayan Sirkeci-Yedikule hattının yenileme projesi kapsamında Kazlıçeşme-Sirkeci hattı olarak yeniden açılması gündemde. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı iki ay önce istasyonun 2023 yılının ilk çeyreğinde faaliyete geçeceğini duyurdu. Bakanlık, proje kapsamında 7,3 kilometrelik yaya yolu, 6,3 kilometrelik bisiklet yolu, 10 bin 120 metrekarelik meydan ve rekreasyon alanı, 74 bin metrekare yeni yeşil alan, 6 bin metrekare kapalı sosyal ve kültürel mekân yer alacağını açıkladı.

Sirkeci-Kazlıçeşme hattının yenilenme ihalesi 26 Haziran 2018’te açılmış, ardından “rekabete uygun ortam oluşmaması” nedeniyle iptal edilmişti. Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası’nın açıklamasına göre sürecin ardından bir ihale olmamasına rağmen yenileme işi Ulaştırma Bakanlığı Altyapı Genel Müdürlüğü tarafından Kolin İnşaat’a verildi.

Projeye dair birçok soru işareti mevcut. Örneğin, daha önce seferlerin çift hat olarak yapıldığı güzergâh neden tek hatta düşürüldü? Hattın her iki yanındaki Osmanlı ve Bizans’a ait arkeolojik miras bölgeleri dikkate alındığında, hangi alanlar imara açılacak? Ve en önemli sorulardan biri, tarihi Cer atölyelerine ne oldu?

“Tek hatta yaşanacak bir kaza, alternatif bir hat olmadığından ulaşımı uzun süre sekteye uğratacaktır”

Fotoğraf: Onur Dalar, 29 Ağustos 2022.

Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Murat Oral, öncelikle seferlerin tek hat üzerinden yapılmasının yolcu güvenliği açısından riskler taşıyacağını belirtiyor. Banliyö tren seferlerin ihtiyaç ve talep nedeniyle 1952 yılında çift hatta çıkarıldığını vurgulayan Oral, aradan 70 seneden fazla zaman geçtikten ve İstanbul’un nüfusu kat kat artıktan sonra güzergâhı tek hata indirmenin mantığını sorguluyor. Üstelik, bu yönde herhangi bir talep bulunmazken. “Aksine hat sayısının artırılmasının tartışılması gerekiyor,” diyor Oral. “İstanbul’un büyük bir ulaşım sorunu var. Örneğin tek hatta yaşanacak bir kaza, alternatif bir hat olmadığından ulaşımı uzun süre sekteye uğratacaktır. Bu projeyle düşünülmesi gereken en büyük risk kaza durumu hesaba katılmamış gibi gözüküyor.”

Oral’ın şüphe ile yaklaştığı bir diğer konu ise proje kapsamında imara açılacak araziler. “Bu araziler nasıl imara açılacak, neye dayanarak açıklamıyorlar,” diyor Oral ve buradan ne tür kazançlar elde edileceğine dair kaygılarının giderilmediğini söylüyor. “Küçük bir örnek, Sirkeci Feribot İskelesi Yeşilay’a devredildi. Burası TCCD arazisi içinde yer alıyordu. Şimdi bu yer düğünlere kiralanıyor. Hep rant üzerine düşünüyorlar. Biz buradan ranta dayalı bir proje istemiyoruz.”

Oral ayrıca, tarihi ve kültürel dokuyu koruyarak yolcu taşımacılığı geliştirmeye yönelik bir proje olması gerektiğini savunuyor. Hattın da Sirkeci’den Edirne’ye kadar uzanması gerektiğini sözlerine ekliyor.

CER Konakları’nda 240 metrekarelik daire fiyatları 26 Milyon TL. Eski mülk sahiplerinden kaçının bu daireleri satın alabildiği bir soru işareti

Lüks Cer İstanbul Konakları, Yedikule TCDD atölye arazisine inşa edildi. | Fotoğraf: Onur Dalar, 29 Ağustos 2022.

Mimarlar Odası ve Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası 2007 yılında Yedikule Tren İstasyonu ve üzerinde bulunan hattın kültürel ve kentsel SİT alanı ilan edilmesi için bir rapor hazırlamış ve bunu bakanlığa sunmuştu, ancak bir sonuç alınamamıştı.

Yedikule İstasyonu’nun 2013’te kapanmasıyla bölgenin yapısında değişiklikler başladı. Bu değişikliklerin başında kentsel dönüşüm projeleri geliyor. Örneğin, bölgede gezerken ilk gözüme çarpan, Yedikule Tren İstasyonu’nun hemen karşısına inşa edilen CER İstanbul Konakları. 10 Ekim Pazartesi günü, daire fiyatlarını öğrenmek üzere Ege Yapı’nın müşteri hizmetlerini arıyorum. Sorularımı yanıtlayan müşteri temsilcisi toplam 112 dairden, sadece altı tane kaldığını belirtiyor. 240 metrekarelik üç artı bir daire fiyatlarının 26 Milyon TL olduğunu aktarıyor. Bu da metrekare başına biçilen fiyatın 108 bin TL olduğu anlamına geliyor. Yedikule CER Konakları, Fatih bölgesinde tarihi sur içinde kalan projelerden sadece biri. Söz konusu fiyatlar göz önünde bulundurulunca, eski mülk sahiplerinden kaçının bu daireleri satın alabildiği bir soru işareti. Ak Partili Fatih Belediyesi Başkanı ve aynı zamanda TOKİ’nin de eski başkanlarından Ergün Turan, tarihi sur içinde, yani sit alanında faaliyet gösteren projelerin, 6306 Afet yasası gereği yıkım kararıyla başladığını belirtmişti.

“Kültür çeşitliliği vardı. Burada büyüdüm, arkadaşlarım Rum ve Ermeniydi. Burası onların da yeriydi”

Yedikule istasyonunun hemen karşısında yer alan 65 yıllık bakkal dükkânı. | Fotoğraf: Onur Dalar, 29 Ağustos 2022.

Mahalle sakini İbrahim Eken ile karşılıyorum. Bir bakkalı dükkânı var. 65 yıldır bakkalın işlediğini, babasından devraldığını anlatıyor. Ona, dükkânının hemen karşısında yükselen lüks CER Konakları’nı işaret ediyorum. “Oraları bizim gibi insanların giremeyeceği yerler” diyor sadece. Ardından yakın zamanda faaliyete geçecek yeni istasyon projesini konuşuyoruz. Eken, istasyonun yeniden açılacağını ilk duyduğunda heyecanlandığını söylüyor. Ancak proje başlayıp detayları öğrendikçe bu heyecanından eser kalmamış. “Eskisi gibi hareketli ve renkli olmaz. Çünkü tek hat olacak. Eskiden 18 istasyon vardı. Buradan Halkalı’ya kadar gidiyordu. Buraya gelen insanlara hitap ediyordum. Şimdi öyle bir durum yok. İşlerim azaldı,” diyor. “Mesela buradaki lojmanlar halen duruyor. Evvelden lojmanlarda mühendisler, teknik elemanlar kalırdı. Neden biliyor musunuz? Tren bir arıza yaptığında saat kaç olursa olsun o adamı oradan bulurdun. Şimdi Marmaray’da çalışan güvenlik görevlileri kalıyor.”

Peki, bir istasyonun faaliyetinin durması mahalleyi nasıl dönüştürdü? “Burada sadece istasyonu değil bir kültürü yıktılar, kapadılar” diyor Eken. Nasıl bir kültür vardı diye sorduğumda ise “burası işçi mahallesiydi. Demiryolcular vardı, mühendisler vardı,” diye anlatmaya başlıyor. “Buranın kahvelerine Gedikpaşa’daki Kundura ustaları da gelirdi. Demiryolcularla oyun oynarlardı, onlar da gitti. Kültür çeşitliliği vardı. Ben burada büyüdüm, arkadaşlarım Rum ve Ermeniydi. Burası onların da yeriydi. Sonra zaman içinde onlar da gitti. Yani buradaki kültür yok oldu. Bir daha da geri gelmez.”

Fatih Belediyesi’nden ismini vermek istemeyen bir meclis üyesi: “Cer atölyelerinin restorasyonu hakkında bir bilgim yok, ancak restorasyon bir muamma diyebilirim”

Yedikule Tren İstasyonu motorlu depo personeli. | Fotoğraf: Ruhan Çelebi’nin arşivi, 27 Haziran 1962.

Cer Konakları projesi adından da anlaşıldığı gibi, 1871-1997 yılları arasında demiryolu araçlarının bakım-onarım faaliyetlerinin gerçekleştirildiği Cer atölyelerinden geliyor. Bu inşaat projesi de tarihi Cer atölyelerinin bulunduğu arsa üzerine yapılıyor. Tarihi yarımadada konumlanan tartışmalı bu proje Yedikule-Yenikapı 1. Etap Cer Atölyesi Yenileme Avan Projesi adıyla 13 Haziran 2016’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından onaylanıyor. Proje, 5366 Sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkındaki Kanun gereği Yenileme Alanı olarak belirleniyor.

Esnaf İbrahim Eken ile konuştuktan sonra tarihi dokusuna uygun biçimde restore edileceği belirtilen Cer Konakları bünyesindeki atölyelerin bulunduğu alana gitmek istiyorum. Ancak sitenin güvenlik görevlisi “özel mülkiyet alanı olduğu” gerekçesiyle beni içeri almıyor. Bunun üzerine, Fatih Belediyesi’nden ismini vermek istemeyen bir meclis üyesiyle görüşüyorum. O da “Cer atölyelerinin restorasyonu hakkında bir bilgim yok, ancak restorasyon bir muamma diyebilirim” diyor.

“Cer atölyeleri tarihi ve endüstriyel mirastır. Resmen o evlerin reklamını yaparken bu tarihi sattılar”

Ardından Cer atölyelerinin tarihi ve kültürel varlığı için mücadele veren isimlerden, aynı zamanda demiryolu çalışanı olan TCDD eski Sirkeci Müze Müdürü Ruhan Çelebi ile konuşuyorum. Yedikule Cer atölyelerine ait bazı malzemeler Çelebi’nin kişisel çabalarıyla kurtarılmış ve TCDD Sirkeci müzesine kazandırılmıştı. “Oraya o evlerin yapılması başından büyük bir hataydı” diyor Çelebi. Cer atölyelerinin olduğu alanın müze olması için yıllarca çaba sarf ettiğini anlatıyor. Ancak bu çabalarını dikkate alan olmamış. “Bunlar tarihi ve endüstriyel mirastır. Resmen o evlerin reklamını yaparken bu tarihi sattılar. Bu tarihin korunacağı söylendi ama olmadı. Deniz manzaralı evler uğruna tarihi yok ettiler. İnanılmaz bir tarih maalesef kayboldu.”

“Cer atölyeleri yaya odağıyla entegre hale getirilebilirdi. Bu hattan ayrı ve bağımsız olarak ele alınmamalıydı”

Kazlıçeşme-Sirkeci raylı sistem ve yaya odaklı yeni nesil ulaşım projesi. | Görsel: Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı.

Cer atölyelerinin korunması için mücadele veren bir diğer kişi de eski Yedikule sakini ve çevre aktivisti İnanç Kıran. Kıran da, atölyelerin Cer Konakları nedeniyle halka açık bir şekilde konumlanmamasından yakınıyor. “Tarihi Yedikule Cer Atölyeleri’nin olduğu alanın ve kompleksin kamunun erişimine açık bir şekilde işlevlendirilmesi ve düzenlenmesi gerekirdi” görüşünde. “Bir sermaye grubunun endüstri yapılarının dönüşümünü finanse ettiği bir proje yerine, kamu yararını önceleyen, katılımcı bir yaklaşımın ve sürecin izlendiği bir aşamaya evrilmesi endüstri mirasının korunması ve sunumu açısından daha anlamlı olurdu.”

Peki, Cer atölyeleri kamunun erişimine açık hâle nasıl getirilebilirdi? Kıran’a göre bu sorunun yanıtı projede var. “Yeni faaliyete geçecek Sirkeci-Kazlıçeşme hattında, bisiklet yolu oluşturulacak ve bu, bölge için önemli,” diyor Kıran. “Tarihi Yedikule İstasyonu ile bağlantılı Cer atölyeleri de bu yaya odağıyla entegre hale getirilebilirdi. Bu hattan ayrı ve bağımsız olarak ele alınmamalıydı. Demiryolu sistemi, yapıları ile  değerlendirilmeliydi. Böylece, kamuya açık olurdu ve kent hafızası ve kültürel miras korunmuş olurdu.” Ancak projenin uygulanma şekli gösteriyor ki, İstanbul’un pek çok bölgesindeki gibi yine öncelik kültürel, tarihi, endüstriyel veya toplumsal mirası korumak yerine özel mülkiyet alanının inşa edenlerin çıkarlarını korumaya verildi.