16 Haziran 2021
‘Foça’nın foklar için cazibesini kaybetmesi sürpriz olmaz’
Zeynep YüncülerFoça’da ekosistem ağır baskı altında. Kıyıların betonlaşması, yasadışı avlanma ve artan deniz kirliliği deniz canlıları için büyük tehdit. Türkiye’de sayıları her geçen gün azalan Akdeniz foklarına odaklanıyoruz
Gezegen, nesli tükenen memeli deniz hayvanlarına dikkat çekmeye devam ediyor. Geçen hafta gazeteci Emrah Temizkan’ın “Deniz sevmeyen toplumda yolculuk: Boğaz’ın yunuslarını tanıyor muyuz?” başlıklı haberinde denizsel biyolojik çeşitliliğinde önemli yeri olan yunusları uzman görüşlerle daha yakından tanımaya çalıştık.
Bu hafta ise dikkatimizi yunusların ardından bir diğer memeli deniz hayvanı olan Akdeniz foklarına çeviriyoruz.
Akdeniz foklarının ana yurdu olarak bilinen, hatta adını eski Yunancada tombul hayvan anlamına gelen ‘Foka’dan alan İzmir’in kuzeyindeki sahil ilçesi Foça’da, 90 yıllardan bu yana çalışmalar yürüten Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Savaş ile söyleştik.
Akdeniz foklarının yeryüzünde nesli en fazla tehlikede olan memeli ve yüzgeçayaklı türlerinden biri olduğunu vurgulayan Savaş, Foça’da, denizdeki yasadışı faaliyetler, nüfusun ve tekne sayısının artması gibi nedenlerden dolayı bölgedeki fokların varlığı için ise, “Foça’nın foklar için cazibesini kaybetmesi sürpriz olmaz” diyor.
› Öncelikle Foça’da fokların sayılarının azaldığına yönelik söylentiler var, doğru mu? Doğruysa, neden? Ayrıca bölgede çalışmalarınız devam ediyor mu?
Foça’daki çalışmalarımız devam ediyor. Fotokapanlar kullanarak Karaburun Yarımadası ve Foça Özel Çevre Koruma bölgelerindeki fokları izliyoruz. Her iki bölge de foklar tarafından kullanılmaya devam ediyor. Karaburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeki fok varlığı daha belirgin. Foça’da hem nüfusun hem de denizdeki tekne sayısının arttığı ve bu yoğunluğun foklar üzerinde de genel olarak deniz ekosistemi üzerinde de baskı oluşturduğunu söylemek mümkün. Ne yazık ki bu alanlardaki kısıtlamalar etkin bir şekilde denetlenemiyor. Bizim sürekli olarak bölgede var olduğumuz yıllarda denizdeki yasadışı faaliyetler devlet/stk iş birliği ile çalıştırılan yerel özel bir denetim sistemi tarafından etkin olarak denetleniyordu. Ancak bu sistem uzun yıllardır ne yazık ki çalıştırılmıyor.
Foça gibi bir Özel Çevre Koruma bölgesi içerisinde, ekosistem ağır baskı altında. Fokların da gelecekte bundan etkilenecek olmasını bekleyebiliriz
Foça İzmir Körfezi’nde yasadışı balıkçılık faaliyetlerinin merkezlerinden birisi haline geldi ve yasadışı usullerle avcılık civarda yoğun olarak yapılmaya başlandı. Yasal olarak müsaade edilen deniz patlıcanı avcılığı da tüm kıyılarımızda olduğu gibi Foça’da da bu türün ekosistemden neredeyse tamamen yok edilmesi ile ve bu avcılıkta algarna dreç gibi yasadışı dip sürütme cihazlarının da kullanılması nedeni ile deniz çayırı yataklarının ciddi şekilde zarar görmesi ile sonuçlandı. Deniz patlıcanları deniz dibindeki organik atıkların çürümeye ve oksijen kaybına neden olmaya başlamadan temizlenmeleri için çok önemli. Foça Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeki deniz çayırları da hasta. Bunun nedenleri arasında İzmir Körfezi’nden dışarıya taşınan kirlilik, deniz taramalarından çıkan malzemenin denize dökülmesi nedeni ile Foça’da kadar akıntılar ile taşınan askıdaki ince malzemeler ve Foça’nın atık su arıtma deniz deşarjının olası etkileri ve yasadışı dip sürütme takımları ile avcılık düşünülebilir. Foça’da, bir özel çevre koruma bölgesi içerisinde, ekosistem ağır baskı altında. Fokların da gelecekte bundan etkilenecek olmasını bekleyebiliriz.
› Peki burada kimler ne gibi önlemler alacak?
Bu konuda öncelikle İzmir Büyükşehir Belediyesi ile özel çevre koruma bölgelerinde yetkili kuruluş olan Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’ne büyük sorumluluk ve görev düşüyor.
› Akdeniz fokları elbette sadece Foça’da yaşamıyor. Hem dünyada hem de Türkiye’de popülasyonları ne durumda?
Akdeniz foku yeryüzünde nesli en fazla tehlike altında olan memeli ve yüzgeçayaklı türlerinden. IUCN (Dünya Doğayı Koruma Birliği) sınıflamasına göre Avrupa ölçeğinde nesli ileri derecede tehlike altında (Critically Endangered). Küresel ölçekte de nesli tehlike altında (Endangered) olan türler arasında. Ana popülasyonları Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs, Madeira ve Batı Sahra kıyılarında bulunuyor. Dolayısı ile bir birinden kopmuş üç popülasyondan söz etmek mümkün. Bunlardan ikisi Atlantik Okyanusu kıyılarında, diğeri de Kuzey Doğu Akdeniz kıyılarında. Bu kıyılar haricinde zaman zaman İtalya’nın güney kıyıları, Hırvatistan ve Lübnan kıyılarında da tek bireyler halinde görülüyor. Ancak buralarda bilinen yerleşik popülasyonlar yok. Bu ülkelerin kıyılarında görülen fok bireylerinin güncel bilinen popülasyonlardan gelip gittikleri düşünülüyor. Kuzey Afrika kıyılarında eskiden var olduğu bilinen popülasyonların durumu belirsiz. Tüm güncel yaşam alanlarında 700-750 civarında oldukları tahmin ediliyor. Üreme kabiliyetine sahip yetişkin nüfusunun ise 350-450 civarında olduğu düşünülüyor.
Bizim tahminlerimize göre Türkiye kıyılarında 100 civarında fok var. Ancak coğrafi devamlılık ve yakınlık nedeni ile Doğu Akdeniz’de ayrı ayrı popülasyonlardan bahsetmek çok zor. Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs kıyılarında yaşayan popülasyonlar birbiri ile irtibat içerisinde. Adriyatik kıyılarında, İtalya’nın Güney kıyılarında ve Lübnan’da zaman zaman görülen bireylerin de bu popülasyonlardan gelip gidiyor olması büyük olasılık. Türkiye kıyılarında Karadeniz’de 1997’den beri görünmüyor. Karadeniz’de başka ülkelerin kıyılarında da tükenmiş durumda. Marmara’da hâlâ az miktarda fok özellikle Marmara Adaları, Kapıdağ Yarımadası ve Karabiga sahillerinde yaşıyor. Ege ve Akdeniz kıyılarımızda ise hemen tüm kayalık sahilleri kullanıyorlar. Ancak çok az olan sayıları nedeni ile belirgin bir yoğunluk oluşturmuyorlar. Bununla birlikte bazı kıyılarda nispeten daha fazlalar.
Akdeniz foklarının tüm güncel yaşam alanlarında 700-750 civarında oldukları tahmin ediliyor. Üreme kabiliyetine sahip yetişkin nüfusunun ise 350-450 civarında olduğu düşünülüyor. Türkiye kıyılarında ise tahminlerimize göre 100 civarında fok var
› Marmara’da hâlâ yaşadıklarını söylediniz. Peki son dönemde yaşanan müsilaj sorunu bu az sayıdaki fokları etkileyecek mi veya şu an için bir etkisi gözlemlendi mi?
Müsilaj yaygın olarak Marmara’da bir sorun halinde şu anda. diğer kıyılarımızda da deniz dibinde benzer oluşumların olduğuna dair bize gelen bilgiler ve görüntüler var. Ancak Marmara’daki gibi bir bölgesel çevre felaketi boyutlarında değil henüz. Marmara’da foklar var hâlâ. Müsilaj ve ona neden olan evsel atıklar ile küresel ısınma Marmara Denizi’ni oksijene bağımlı canlılar için yaşanmaz hale getiriyor. Denizdeki çözünmüş oksijen seviyesi kritik seviyelerin altında. Henüz bunun ileri etkileri konusunda elde net bir veri yok. Ancak şu anda izlediğimizden daha ileri boyutta bir sorunun başlangıcında da olabiliriz. Foklar açısından sudaki oksijen azlığının ya da müsilajın doğrudan bir etkisi olacağını düşünmüyoruz. Ancak bu deniz onların beslenme ortamı ve ortam canlı yaşamı için uygun olmaktan uzaklaşmış durumda. Bu durum düzelecek mi, daha da kötüye mi gidecek bunu da kimse şu anda bilemiyor. Bu felaketin total etkisi ne olacak onu da kestirmek zor. Marmara’daki fokların besin bulmakta zorlanmaları durumunda ne yapacaklarını da bilemiyoruz. Daha temiz ve besin içeren suların arayışında Marmara’dan çıkarlar mı yoksa bu foklar açısından da bir felakete yol açar mı ön görmek çok zor. Marmara’da Fokların yaşadığı kıyılarda şu anda balıkçılığın durduğunu biliyoruz. Sahada uzun süreli izleme yapmak için kaynağa sahip değiliz. SAD’ın Akdeniz foku Bilgi ve Kurtarma Ağı (AFBİKA) üzerinden gelen bilgiler ile izlemeye çalışıyoruz.
Deniz kirliliği de doğrudan ya da dolaylı olarak fokları etkilemekte ve yaşam alanlarını kullanılmaz hale getirebilmektedir. Petrol ve türevi maddeleri taşıyan gemilerin kazaları sonucu fok yaşam alanlarına yayılan malzemeler nedeni ile bu tür sorun geçmişte Türkiye’de yaşanmıştır. Evsel ya da kimyasal atıkların foklar üzerinde doğrudan ya da dolaylı bir etkisi hakkında şu ana kadar elde bir kayıt bulunmamaktadır. Ancak son günlerde Marmara’da yaşadığımız bölgesel çevre felaketinin evsel atıklara bağlı olarak geliştiği, denizdeki her yaşam formunu etkileme potansiyeline sahip olduğu ve çözünmüş oksijenin tükenmesine neden olarak ortamı canlılar için yaşanmaz hale getirdiği düşünülürse, bu durumun Marmara’da yaşayan fokları da etkilemesi beklenen bir sonuç olmalıdır.
Marmara’daki müsilaj meselesi bölgede sayıları azalan Akdeniz foklarını da etkileyebilir
› Akdeniz foklarının, Foça özelinde karşı karşıya oldukları tehditleri konuştuk. Müsilaj meselesine değinmişken, Türkiye genelinde daha başka ne gibi tehditlerden bahsedebiliriz?
Akdeniz fokunun azalma nedenleri doğrudan ya da dolaylı olarak kıyısal ekosistemlerin de sorunlarıdır. Ana başlıklar halinde saymak gerekirse yaşam alanı kaybı, ölümler, aşırı ve yasadışı balıkçılık faaliyetleri, aşırı insan faaliyetleri ve deniz kirliliği temel tehdit konularıdır. Ülkemizde en önemli tehdit yaşam alanı kaybıdır. Doğal kıyı alanlarındaki her tür yapılaşma kıyı bölgesindeki doğal yaşam alanlarını tahrip eder ve o yaşam alanını kullanan türlerin bir kısmının oradan uzaklaşmasına neden olur. Akdeniz foku ve kıyı kuşları yaşam alanı tercihleri / ihtiyaçları nedeni ile bunların başında gelir. Yapılaşmış kıyılar arttıkça, fokların yaşam alanları azalır. Azalan yaşam alanı da var olan fok sayısını olumsuz etkiler. Ölümler doğal ya da insan etkisi ile olabilir.
Ülkemizde kasti fok öldürme vakaları eskisine göre çok azalmış durumda. 1997 yılı baharında Batı Sahra kıyılarındaki kolonide kısa sürede iki yüzden fazla fokun ölmesine neden olan virütik salgın / alg zehirlenmesi gibi bir olayın Akdeniz içerisinde meydana gelmesinden hep korkulur. Ancak Akdeniz kıyılarındaki fokların daha dağınık durumda olmaları, genelde koloni hayatı yaşamıyor olmaları nedeni ile büyük çapta bir salgına karşı daha dayanıklı olabilecekleri düşünülüyor. Yasadışı balıkçılık faaliyetleri ile yasal ama aşırı balıkçılığa neden olan balıkçılık faaliyetleri denizde yaşayan tüm canlılar için besin kaynaklarını tüketmektedir. Bir taraftan balıkçıların geçimi, diğer taraftan fokların ve diğer canlıların beslenmesi zora girmektedir. Bu durum balıkçı / deniz memelisi arasındaki rekabetin şiddetlenmesinin ve yunuslar ile fokların balıkçılar tarafından rakip ve zararlı canlı olarak görülmeye başlanmasının da temel nedenidir. Türkiye’de balıkçılar fokları geçmişte genelde bu nedenle öldürmüşlerdir. Balıkçılığın ekosistem temelli ve sürdürülebilirlik ilkeleri gözetilerek yönetilmesi ve kıtılamaların etkin olarak denetlenmesi bu sorunları hafifletecektir.
Kıyı alanlarındaki yapılaşmayı kesin olarak sınırlamak, atık suların denize ulaşmasını durdurmak ve yasal / yasadışı aşırı avlanmayı denetim altına almak mecburiyetindeyiz
› Fokların birincil yaşam alanları mağaralara da turistik faaliyetlerle ziyaretler veya tekneyle yaklaşma gibi durumlar oluyor. Örneğin, Foça’da siren kayalıklarında yaşayan foklar da aynı durumla karşı karşıya.
Fokların yaşadığı mağaralara yapılan turistik dalışlar ve turist taşıyan teknelerin büyük mağaralara girmeleri ile meydana gelen bu rahatsızlık bazı kıyılarımızda belirli mağaralarda önemli bir rahatsızlık nedeni haline gelmiştir. Fokların mağaralarına her türlü yol ve yöntemle girmek ulusal mevzuatımıza göre yasaktır. Ancak denetlenememektedir.
› Akdeniz foklarını korumak için öncelikli olarak neler yapılmalı? Hem halk bireysel olarak, hem de yönetimler nelere dikkat etmeli? Ve genel olarak onların varlığından sizce ne kadar haberdarız ve bilgiliyiz?
Akdeniz foku kıyısal yaşam alanları, kıyısal ekosistem için bir bayrak türdür. Kıyı alanlarındaki doğal yaşamı etkileyen her şey Akdeniz fokunu da olumsuz olarak etkiler. Akdeniz fokunun korunması için kıyı alanlarımızdaki doğal yaşamı, doğal yaşam alanlarını korumak zorundayız. Kıyı alanlarındaki yapılaşmayı kesin olarak sınırlamak, atık suların denize ulaşmasını durdurmak ve yasal / yasadışı aşırı balıkçılığı denetim altına almak mecburiyetindeyiz.
› Son olarak, sanırım Muğla ili kıyılarında bir çalışmaya başladınız. Bundan biraz bahsedebilir misiniz?
Türkiye’de ilk kez bir ilin Akdeniz Foku tür koruma eylem planı uygulaması Muğla ili kıyılarında yapılacak. Doğa Koruma ve Milli Parklar 4. Bölge Müdürlüğü ile SAD arasında imzalanan bir protokol çerçevesinde SAD bu kıyılarda devlet kurumları ile iş birliği içerisinde 2021-2024 yılları arasında izleme ve planlama çalışmaları yürütecek, Muğla İli Akdeniz Foku Tür Koruma eylem Planı’nı güncelleyecek ve en az bir bölgede zonlama çalışması yapacak. Projenin uluslararası boyutta da örnek olacağını düşünüyoruz.